Dünya Şampiyonu Botvinnik SSCB’nin efsanevi oyunculardan biriydi. SSCB’den çok şampiyon çıkmıştır ama Karpov ve Kasparov da dahil olmak üzere büyük olasılıkla her açıdan en çok saygı gören şampiyon Botvinnik idi. Operaya gittiği zaman anons edilen ve alkışlanan kaç şampiyon vardır ki?
Botvinnik 1963 yılında unvanını Petrosian’a kaybettikten sonra FIDE, daha önce olduğu gibi kendisine bir yıl sonra rövanş hakkı vermedi. Botvinik geçmişte Tal ve Smyslov’a unvanını kaybetmiş ama rövanş maçları ile unvanını geri almayı başarmıştı. FIDE rövanş hakkını iptal edince Botvinnik daha seyrek oynamaya başladı ve bir süre sonra satranç çalışmalarını kurduğu Botvinnik okulu ile sınırladı.
Botvinnik Yargılarında Adil Miydi?
Botvinnik politik olarak o zamanki sistemin adamıydı elbette. Katı görüşleri vardı ve satrançta da yaklaşımları katı idi. Örneğin elbette Tal’in oyun tarzını beğenmezdi. Tal satranç tahtasında savunduğu şeylerin tersini yapmaktaydı. Belki de bu tutuculuğu yeni gelen oyuncuları ağır şekilde yargılamasına da yol açmış olabilir.
Botvinnik’in çok yakınında olan Büyükusta Vasiukov, Botvinnik’in düşüncelerini savunma konusundaki inatçılığından bahsetmiştir. Onun düşünceleri yanında diğer düşünceler hep sönük kalmak zorundaymış.
Elbette şampiyon olmak için büyük bir ego gerekir.
Acaba resimdeki beş şampiyonun düşüncelerini seslendirsek şunları duyabilir miydik?
Smyslov: “Ah o rövanş maçını Botvinnik’e vermeseler tahtta daha uzun kalırdım”
Tal: “Şampiyon oldum geldi geçti. Hayat kafayı bunlara takmaya değmez. Ben oyundan aldığım keyfe bakarım”
Karpov: “Kasparov’a karşı 5-0 öndeyken 6-0 yapabilseydim Kasparov falan olmazdı. fırsat kaçtı. Yılanın başını küçükken ezemedim.”
Kasparov: “Şu çok açık ki gelmiş geçmiş en büyük şampiyon benim”
Botvinnik: “Ben Alekhine’i Capablanca’yı yenmiş adamım, bunların hepsi çömez”
“Bu çocuk (12 yaşındaki Karpov’u kasdederek) satrançtan zerre anlamıyor ve bu meslekte kesinlikle geleceği olamaz.”
Bunu diyen Botvinnik ve elbette Karpov bu sözleri boşa çıkartıyor. Üstelik bu lafları espri ile de hatırlatmaktaymış Karpov.
Botvinnik’in bu acımasız yorumuna inanmak gerçekten güçtü. Botvinnik şampiyon yetiştiren şampiyon olarak bilinir ve küçüklükten itibaren büyük bir yeteneği olduğu düşünülen Karpov hakkında böyle bir yoruma inanmak da zor.
Oysa ki Karpov’un yeteneği o kadar da belirgin değilmiş.
“Anatoly learned to play chess at the age of four, rising to the rank of Candidate Master by the age of eleven. At twelve, he was accepted into Mikhail Botvinnik’s prestigious chess school, though Botvinnik made the following remark about the young Karpov: “The boy does not have a clue about chess, and there’s no future at all for him in this profession.” Karpov acknowledged that his understanding of chess theory was very confused at that time, and wrote later that the homework which Botvinnik assigned greatly helped him, since it required that he consult chess books and work diligently.” Kaynak: Chessbase
Kısaca okula geldiği sırada Karpov’un o kadar iyi olmadığı ve satranç konusunda kafasının karışık olduğundan bahsediliyor. Yine de Botvinnik’in yorumu ve öngörüsü gerçekten kötüymüş.
Yukarıdaki paylaşım tepki toplayınca rusça kaynaklardan da bunu teyit etme imkanı bulabildik. Alttaki ifade de Botvinnik, Karpov için “Maalesef ondan bir şey olmaz” diyor Karpov ise bu sözü boşa çıkarmayı başarmış. Kaynak: Chesspro.ru
Botvinnik’in Gözünde Kasparov
Peki Botvinnik öğrencisi Kasparov’u yeterince takdir etmiş miydi? Beraber geçirdikleri tüm yılları elbette bilemeyiz ama yurt dışında önemli bir turnuvaya oyuncu seçmesi gerektiğinde Andrianov ile Kasparov arasındaki tercihi Andrianov’dan yana olmuştu
Elbette Andrianov ismi size bir şey ifade etmiyor çünkü Andrianov kariyeri boyunca en fazla 2400’lü elolarda dolaştı ve uzunca bir süre Yunanistan’da antrenörlük yaptı.
Botvinnik’in Taimanov’u Suçlaması
Taimanov beklenmedik şekilde Fischer’e 6-0 kaybedince Botvinnik, Taimanov’u maçı satmakla suçlar. Şüphesiz bu suçlamanın Taimanov’un neredeyse SSCB’de vatan haini düzeyine düşmesinde etkisi vardır.
Ve Salo Flohr’un Gözyaşları
1951 yılında Botvinnik ile Bronstein şampiyonluk maçı yapmaktadır. Botvinnik’in yakın arkadaşı Flohr aynı zamanda onun yardımcısıdır. O dönemde oyunlar ajurne edilmektedir ve oyunların analiz edilmesinde yardımcılar yoğun çalışır. 22 oyun bittiğinde Bronstein 1 puan ile öndedir. 23’üncü oyun ajurne edilir. Botvinnik’in avantajı vardır ve her şey bu oyuna bağlıdır. Ajurne hamlesini Botvinnik yapar ve notasyon zarfla mühürlenir. Hamleyi bir tek Botvinnik bilmektedir ve hamlesini Flohr’a söyleyerek analiz etmesini söyler. Yoğun uğraştan sonra Flohr analizini bitirir ve Botvinnik’in karşısına çıkar. Şaşılacak şekilde Botvinnik “Salo hamlelerimi eşime göster” der. Oysa eşi sadece taşların hareketlerini bilmektedir. Aynı gün turnuva salonuna girerken Botvinnik “Biliyor musun Salo ben o hamleyi yapmadım, başka hamle oynadım.” Açıkça Botvinnik, Flohr’a güvenmemiştir. Onun ajurne hamlesini rakibine söyleyebileceğinden şüphe etmiştir. Flohr’un gözünden yaş gelir. Tüm gücünüzle desteklediğiniz insanın size güvenmemesi ne acıdır. Tam bir trajedi. (Kaynak: Satranç Hikayeleri)
Botvinnik acaba yargılarında objektif olamayan, kimseye güvenmeyen aşırı inatçı biri miydi?
Siz ne dersiniz?