1970 yılının başlarıydı ilk kez Tepebaşı’n da ki sakız apartmanında İstanbul satranç derneği ile tanışmam. O zamanlar sadece taşların hareketlerini yarım yamalak biliyordum. Babam Dr. Cahit Öney ben küçükken öğretmişti. Kendisi çok meraklı bir satranç aşığı olarak derneğe gider orada kâh satranç kâh briç oynardı. Ben de bu vesile ile peşine takılırdım.14 yaşında bir çocuğun o zamanlar Aksaray’dan Tepebaşı’na yalnız gidebilmesi çok zordu. Evet derneğe ilk gidişimde karşılaştığım manzara beni çok etkilemişti. Kelli felli insanlar satranç oynamakta ancak sadece saatlerin tik takları duyulmaktaydı. Hiç kimse konuşmuyor sadece ara sıra hamle yapıyorlardı. Çok azı satranç saati ile oynuyor ve onları seyredenler de aynı sessizliğe uyum sağlıyorlardı. Kendi kendime düşünüyordum bu insanları bu kadar cezbeden tılsım ne diye ancak bir türlü anlam veremiyordum. Neticede bütün taşlar eşit olarak oyuna başlanıyor fikrinden yola çıkarak bende de oynama arzusu belirdi. Ancak oynayacak kişi bulmak çok zordu. Herkesin hem yaşları benden çok büyüktü hem de çok ciddi insanlardı. Şu anda İSD’de halen görev yapmakta olan Vatan HACIEFENDİOĞLU beni babamın hatırına kırmaz hem çay servisi yapar hem de beni yenerdi. Hatırlayanlar bilir bir de Hayrettin DAHİK vardı ki derneğin en zayıf oyuncusuydu tabi ki benden sonra. Geceleri saat tam 21.00’de gelirdi. Gazete toplar onları satarak geçinirdi. Her gece hep onu beklerdim ve gelip beni yener ve çok mutlu olurdu. Bu böyle iki ay kadar sürdü. Kendime çok kızıyordum. Bütün taşlar eşit olduğu halde siyahla da beyazla da kaybeden hep ben oluyordum. Bir şeyler yapmalıydım. Okulum tatile girince ilk işim berbere gidip saçlarımı sıfıra vurdurmak oldu ki o yıllarda İspanyol paça pantolon ve uzun saç modası vardı. Evet, eve kapandım sadece ve sadece satranç çalışmak için. Ancak o zamanlar Türkçe satranç kitabı yok idi. Ancak Rus dilinde o da babamın merakı neticesinde bazı kitaplar vardı. İlk işim Rus alfabesini öğrenmek oldu. Günde kesintisiz on sekiz (18) saat evet yanlış okumadınız 18 saat satranç çalışmaya başlamıştım. Sadece yemek, doğal ihtiyaçlar ve uyku yüzünden ara veriyordum çalışmalarıma.