2000-2008 yılları arasında Başkanlık görevi yapan ve bir sonraki dönem için de aday olacağını açıklayan Yazıcı, sorulan sorulara ve iddialara cevap vermeye devam ediyor. TSF Forumu’nda gerek muhalefet grupları gerek satrançseverler uzunca süredir yönetime sorular yöneltmekteydi. Yazıcı yanıtlarına 2-3-4-5 bölümler ile devam ediyor.
Yanıtlar -2
Öncelikle, seviyesiz ve camiamıza yakışmayan; ?elimize yüzümüze bulaştırdığımız?, ?kimi nereye davet ettiğimiz? gibi sataşmalarla muhatap olmayacağımın altını çizmeliyim. Bu konuda en iyi yanıtı sandıktan çıkan oy sayısı verecektir diye düşünüyorum. Bu düzeyde bir saldırıyı yapanların delege bile olmadığını, sayılarının da yüz binleri kucaklayan ailemizde bir elin parmağını geçmediğini zaten sizler de biliyorsunuz.
1. Hasan Salih Acar: Hasan Bey yaptığımız teklife karşın, ?yeni hatırlandım? diyor.
Yanıt:
Yönetim Kurulu üyeliği, ancak seçim öncesi dönemde gündeme getirilebilecek bir konudur Bu nedenle teklifin daha önce yapılması söz konusu değildir. Öte yandan Hasan Bey, Atatürk Satranç Merkezi?nin açılışı da dâhil, birçok kez bizimle sevincimizi paylaşmış birisidir. Bugün yapılan daveti olumlu değerlendirmeyerek, geçmişe ilişkin atıfta bulunmak bir tercihtir. Teklif, kendi ifadelerinde yer bulan ?seçim malzemesi? değil, ?yararlanılacak birisi? değerlendirmemizden ötürü yapılmıştır. Yönetsel anlayışımızdaki farklılık konusu kişisel düşüncesidir. Ancak biz de zaten tam da bu nedenle kendisini yönetimimize davet etmiştik. Nihayetinde tercihine saygı göstermenin en doğrusu olduğu görüşündeyiz.
2. Ozan Çakır: ?? Belden aşağıya vurulmaya çalışıldı, başkan benim adaylıktan çekilmem için Belediye yönetimi ile görüştü?? diyerek tutumumuzu eleştiriyor.
Yanıt:
Bu konuda asla tarafımdan Ozan Bey?in adaylıktan çekilmesi için bir girişimde bulunulmamıştır. Böyle bir girişimden bulunmanın yöntemi nedir, onu da bilemiyorum. İBB yöneticilerinin karşısına bir kişinin teşebbüsünü engellemek gündemiyle çıkmayacak kadar başarılı ve öz güven içerisinde bir federasyon başkanıyım. Bir spor adamı ve TSF Başkanı olarak, Türk satrancı için İBB?de Sayın Çakır?ın amirleriyle son dört yıl içerisinde pek çok defalar görüşmelerimiz olmuştur. Amirleriyle, 2012 Dünya Satranç Olimpiyatları için yaptığımız en son toplantıda da, kendisine yaptığım yönetime katılma teklifimiz dolaylı olarak gündeme gelmiştir. Asla çekilmesi yönünde bir talebim olmamıştır. Niye olsun ki, seçim sonucunu göreceğiz.
3. Talat Gündüz, M. Fatih Varlı: TSF Lisans kartları. T.İş Bankası bankamatik kartı konusunda eleştiri var. ?? neden bir bankanın müşterisi olmaya zorlanıyoruz? Sponsorluk kapsamı içerisinde bu hakkın bankaya sağlanması usulsüzdür?? diyorlar. (Sponsorluk yasasını işaret ederek)
Yanıt:
TSF Lisansı sahibi olmak için banka müşterisi olmak diye bir zorunluluk yoktur. Camiamızda çok karıştırılan husus ?Federasyon Lisansı? ve ?İş Bankası Satranç Lisansı? gibi terimlerdir. ?İş Bankası? sporculara lisans vermemektedir. Ülkemizde spor lisansı sadece ilgili federasyon ya da GSGM tarafından verilmektedir. Sporcularımız eğer İş Bankasının verdiği TSF lisans kartına sahip olmak istiyorsa bir hesap açarlar. Bu da doğaldır. Eğer kartı istemiyorlarsa o zaman federasyondan lisans çıkartırlar, kart almazlar. Yani bankanın müşterisi olmak gibi bir zorunluluk yoktur, olamaz.
Ayrıca, bu kartlar sadece ilk lisans çıkartılışında verilmektedir. Kartı taşımak da lisanslı olmak anlamına gelmez. Kartın verildiği yılın ardından, vize yapılmaması durumunda zaten lisanslı sayılmaz sporcu. Bu kartı taşımak bir anlamda saygınlıktır sporcu için. Banka bu işlemden dolayı herhangi bir ücret almamaktadır. Banka, sadece açılan hesapların olağan hesaplar olarak, bankacılık işlemlerinde kullanımı durumunda ücret talep etmektedir. Bunun da satranç sporuyla bir ilgisi, ilişkisi yoktur.
4. Hakan Aktaç?ın: ?? elimde belge var açıklayacağım?? diyor.
Yanıt:
Sonuncusu Ağustos 2008?de olmak üzere, dört yıllık TSF Yönetimi tam dört kez teftişten geçmiştir. Hakan Aktaç o dönemde, TSF Genel Sekreteri olarak, Başbakanlık GSGM müfettişlerince yapılan teftişlerde bu görevlilere görevi gereği yardımcı olmuştur. Hakan Aktaç çok iyi biliyor ki; bu teftişlerin hiçbirisinde yanıtını veremediğimiz bir konu olmamıştır. Eğer olsaydı bugüne kadar hukuki bir yaptırımla karşılaşmış olmamız gerekirdi. Şunu bir kez daha açıklıkla vurgulayalım yanıtlayamayacağımız hiçbir mali konu bulunmamaktadır. Tabii eğer, Hakan Aktaç bizim bilmediğimiz bir şey yapmışsa, bu öncelikle kendisini bağlamaktadır. Burada en üzücü husus, kendisini bir baba gibi sevmiş olan ve her zaman yardımcı olan, elinden tutmuş insanları, bu eski TSF çalışanımızın namussuzlukla suçlamış olmasıdır.
Gelelim bu durumun ayrıntılarına. Hakan Aktaç, çocuğunun doğumundan sonra bana gelip, özel sektörde çalışan eşinin İstanbul?a bir kamu görevine, daha iyi pozisyonda tayin olduğunu ve bu nedenle kendisinin de istifa ederek İstanbul?a gitmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu isteğine karşılık benim yanıtım aynen şu olmuştur; ?İstifa edersen maaş alamaz ve zor durumda kalırsın. Üstelik artık bebeğin de var. İstanbul bizim için çok önemli. Seni İstanbul?a atayalım ve hem TSF?ye hizmet et, hem de mali durumunu koru.? Daha sonra İstanbul?da spor uzmanı olarak görev almasının yönetsel olarak güç olacağı düşünülmüş, hukukunun korunması amacı ile de İstanbul?a Bölge Müdürlüğü kadrosu oluşturularak Bölge Müdürü olarak atanmıştır. Genel Sekreter olarak aldığı maaş da Bölge Müdürü olarak korunmuştur. Ancak, 2-3 ay önce, ileride mahkemede de şahit olabileceğini düşündüğümüz, camiamızda ve federasyonumuzda görevli kişilerin, Hakan Aktaç?ın hakkımızda demediğini bırakmadığını, yönetime seçilerek geleceğini, bizleri hapse yollayacağını, çalışanlara hakaretler içeren söylemleri ifade ile sabitlenince, işine son verilmesi kararlaştırılmıştır. 5 Ağustos günü görüşmek üzere, İstanbul Bölge Müdürlüğümüze, önceden randevulaşarak gitmeme karşın kendisi hem toplantıya gelmemiş, hem de o günden sonra işine uğramamıştır. Hukuk Danışmanımız ile yapılan son değerlendirme ve Hakan Aktaç?tan alınan savunmanın değerlendirmesi sonucunda da iş akdine son verilmiştir.
Hakan Aktaç İstanbul Bölge Müdürlüğü süresince, satranç ve satranç dışı ilişkiler içerisinde, ticari faaliyetlerde bulunmuştur. Bu durum kanıtlarla sabittir.
Federasyonumuzda görevli bazı yöneticilerin telefon ücretlerinin, görüşme dökümleri karşılığında ödendiği camiamızın malumudur. Bu kapsamda, Hakan Aktaç?ın da telefonlarının ödemesi, işine son verildiği aya kadar yapılmıştır. Telefon faturaları incelendiğinde, Hakan Aktaç?ın bazı aday ve delegelerle olağanın dışında ve çok sayıda telefon görüşmeleri yaptığı, bunun yaklaşık olarak 4-5 aylık bir süreçte olduğu, çalışanlarımızın federasyon seçimlerinde tarafsız olması gerektiği halde, adı geçen eski çalışanımızın bu ilkeye uygun davranmadığı belirlenmiştir. Hakan Aktaç?ın bize ve çalışanlarımıza yönelik söylemleri hukuki kapsamda değerlendirilecektir.
Ayrıca, dün Milliyet Gazetesinde hakkımda yayınlanan ?Keleş Şah Çekti? manşetli haberde söz konusu belgelerin de Aktaç tarafından temin edildiği açıktır. Ancak bir belge, yolsuzluk yapıldığını kanıtlamaz. Bu konuda Milliyet Gazetesinde bugün yayınlanan ?Benim Alnım Ak!? manşetli yanıtımda da değindiğim gibi, ?acemiler şah çeker, ustalar mat eder!?.
Not:
Milliyet Gazetesinde bugün yayınlanan yanıtımız:
http://www.milliyet.com.tr/Spor/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&Kategor i=spor&KategoriID=&ArticleID=993852&Date=21.09.2008&b=Benim%20alnim%20ak&ver=91