FIDE Rating Sistemi Üzerine Çalışma
Yakın zamandaki iki çalışmam ile bir FIDE puanları veritabanı kullanmak geniş bir yelpazede yukarıdaki çoğu katılımcıların görüşlerini yansıtmaktadır. Çalışmalar elit oyuncuların aşikar bir şekilde büyük bir doğal yeteneğe sahip olduğunu, ve nihai performans seviyesininde doğal yetenek düzeyi ile sınırlanmakta olduğunu göstermektedir.
İlk FIDE puanlaması 1970’de yapılmıştır ama FIDE e-puanlamayı (bilgisayar ortamına aktarma) ancak 1990?lardan sonra yapmaya başladı. Chess Informant’ın tozlu yayınlarındaki 1970’dan 1989’a olan listeleri bilgisayar ortamına aktarmam ve bu listelerdeki sayısız tutarsızlıkları düzeltmeye çalışmam 3 yılımı aldı. Oluşan veritabanı çok iyi değil ama uzmanlık gelişimi üzerine saklı bir hazine gibi.
İlk çalışmada, Ocak 1985?ten Ocak 1989’a olan listenin(FIDE’nin her bir hesaplama için oynanan oyun sayısını ilk kayıt etmeye başladığı zaman) ilk 3471 oyuncusunu seçtim ve bu oyuncuların Ocak 2006’a kadar olan puan gelişimlerine baktım. Erkeklerde listeye girip ve listede kalmak için mim. 2200 puanın gerekli olduğu bu sıralamadaki ilk oyuncular seçilmiştir. Ocak 1985’den sonra listeye girmiş ve Ocak 2006?daki listeye kadar GM ünvanı almış 591 oyuncunun hepsi bu GM ünvanını elde edebilmek için ortalama 390 FIDE puanlı oyun oynamıştır. GM?lerin % 90’da ünvanı yaklaşık 740 oyun sonra elde etmiştir. Ocak 1985’ten Ocak 1989’a olan listelerin ilk oyuncuların ortalama toplam oyun sayısı sadece 109’du ve bu gösteriyor ki oyuncuların çoğu bir büyükusta olmak için gerçekçi bir şansı yaratan oyun oynama sıklığına ulaşamamıştır. En azından 740 oyun oynayanların üçte ikisi(2/3) GM ünvanını elde etmiştir. Geri kalan 89 oyuncununda(1/3?lük kısım) % 83’ü IM ünvanı almıştır ama ortalama olarak 2400 üzerinde bir elo puanına ulaşamamışlardır. Ama bu bulguyu yorumlamak çok zor. Belki gerçektende çalışarak bütün engellerin üzerinden aşılabilinir veya belki sadece her yetenekli oyuncu bir kaç yüz oyundan fazla oynamıştır.
Üsteki diyagram Ocak 1985 ile Ocak 1987 arasındaki listenin en yazından 1050 FIDE puanlı oyun oynayan ilk sıralarda yer alan oyuncuların puan gelişimini göstermektedir. Ocak 2006 listesine kadar 50 oyunu kapsayan puanlamalar(diyagramdaki sarı, mor ve mavi işaretler) verilmiştir. Diyagram verileri ilk onun nihai beşi, diğer 73 GM ve 30 GM olmayan oyuncuların performanslarından oluşmaktadır. Çünkü herkes ara sıra puanın üstünde yada altında oynamaktadır, ortalamalar sadece pürüzleri ortadan kaldırmak için verilmiştir. Bütün bu oyuncuların hayli aktif ve performans düzeylerine çok yakın oynadıkları görülüyor.
Bir çok anket bulgusu çok açık. Birincisi, listeye girişte ilk ona aday oyuncular kendini hemen gösteriyorlar. Ortalama 16 yaşında ve daha yüksek puanla diğerlerine göre daha genç yaşta listeye giriyorlar, ve GM ünvanıda daha hızlı ve diğer GMlerden daha az oyun oynarak elde ediyorlar. İkincisi, diyagramda görüleceğe üzere çoğu oyuncu 750 oyundan sonraki aşılması zor bir engele takılıyorlar. Yaklaşık 20 yıl ve yoğun çalışmadan sonra bile ortalamanın üzerindeki GM olamayanlar oldukları yerde takılıp kalmışlardır. İlk on oyuncunun başladığı seviyeye bile varamamışlardır. Şimdi biri onlar oldukları seviyede mutluyudu ve daha fazlası için yoğun çalışmaya girmemiştir diye bilir. Ama bunun için bir kanıt yoktur. Üçüncüsü, gruplar arasındaki farkların genel şablonu aynı. İlerledikçe genişleyen ve sonra çok geniş ve sabit kalan bir başlangıç farkı var. Bu şablon oyuncuların performans limitlerine vardıklarında, yoğun çalışma miktarını içeren diğer bir kaç alanlarda da görülmüştür.
İkinci çalışmada Ocak 1985 ile Ekim 2007 arasında en aktif 5 oyuncuya(bu zaman aralığında en çok puanlı oyun oynamış kişiler) bakılmıştır. Hepsi büyükustadır ve Ocak 1985?ten önce listedeydiler. Bir tanesi 1960?daki uluslararası turnuvalarda oynamıştır. Hepsi 1985?ten beri en az 2300 FIDE puanlı oyun oynamıştır, ki bu çok fazla. Garry Kasparov?a bakacak olursak aynı periyot içerisinde sadece 761 oyun oynamıştır.
Üsteki ikinci diyagramda görüldüğü üzere ortalamanın üzerindeki bu 5 oyuncu yaklaşık 20 yıla yayılmış 850 puan dilimini ve 1985 oyunu kapsayan bir performans tavanının içinde sıkışıp kalmış gibi. Puanları 100’lük bir dilim içinde dalgalanma göstermiştir ve hiçbiri ilk ona girememiştir. Şimdi birileri çıkıp onlar daha fazlası için yoğun bir çalışmaya girmemiştir diye bilir. Ama yine bunun için bir kanıt yoktur. Aslına bakarsak, bu oyuncular o kadar aktiflerdi ki satrança tutkuyla bağlanmış ve satranç aktivitelerine çok fazla zaman harcamış olmalılar. Ki eğer dünya şampiyonu veya adayı olmak için sadece daha fazla çalşmanın gerekli olacağına inansaydılar, muhakkak bunu yaparlardı.
Sonuç
Çalışma şunu göstermiştir; satrançta doğal yeteneğin varlığı neredeyse kesin olarak belirgin ve nihai performans seviyeside doğal yetenek ile sınırlıdır. Ve muhtemelen yetenek ve kişiliği içeren bir takım özelliklerden oluşmaktadır. Oyuncular yoğun bir çalışma ile belli performanslara varabilirlar. Hatta kişiler özel bir çalışmayla bazı limitlerin üzerine çıkabilselerde sonuç olarak doğal yeteneklerinin sınırladığı belli bir nihai seviyeye kadar çıkabilirler. Buna rağmen satrançta ve diğer alanlarda insanların çoğu yeterli çalışma yapmadıkları için yeteneklerinin sınırına yaklaşamıyorlar bile. Belirli bir düzeyin üzerinde çalışma ve pratikle çoğu oyuncu düşündüklerinden daha fazla bir üst seviyeye çıkabilirler ama bu büyükusta seviyesi için yeterli değildir. Ve muhtemelen bir katılımcının söylediği gibi, ?Dünyada keşfedilmemiş daha bir çok doğal yetenek mevcuttur. Eğer herkes satranç öğrenmiş olsaydı, elit oyuncular 3000 puanına 2800 puanından daha yakın olurdu.?
Yazan Dr Robert Howard
Çeviren Ferdi Sert
Ferdi Sert kendini şöyle anlatıyor:
Doğdum, büyüdüm ve Satranç’ı görünce aşık oldum. Altı yaşında nasıl öğreneceğim sıkıntısını çekmeden Satranç oynamaya başladım. Ama kadere bak, lise yıllarına kadar yollarımızı ayrı belledi. Kavuşur kavuşmaz aşkımızı doya doya yaşamaya devam ettik. Oysa iki gönül bir olunca samanlık seyran olur yalanına işte o zaman tanık oldum; imkan ve para olmadan bu iş yürümezmiş. Kazancım yettiğince satrançımı mutlu etmeye çalıştım. Kılı kırk yararak bulduğum kitapları okuyarak, sazının telleri eksik başka mecnunlarla atışarak, tozlu kütüphane raflarında gül gibi solmuş dergileri koklayarak ve haftanın o belirli günlerinde hep o bilindik gazete köşelerini parça parça toplayarak aşkımı anlamaya yeltendim ama nereye kadar? Sevdalılar kervanına başka bir mecnun daha işte!
Bu sevdayı şimdilerde aşkıma yönelik çeviriler yaparak, ara sıra olursa eksimiş sazımla öteki mecnunlarla atışarak devam ettirmeye çalışıyorum. Bazende usta aşıkları izleyerek eskileri anıyorum işte.
Emekliliğe doğru amatör olarak satranç antrenörü ve hakemi olmayı düşünüyorum. Mümkün olduğunca amatör olarak makale ve kitap çevirisi yapmayı planlıyorum.
Başka bir çalışmada görüşmek üzere.
Ferdi Sert