“Satranç Tarihine Bir Hücum:Garry Kasparov 1999-2000″ adlı yazıma bir çok cevap yazıldı. Bütün mesajlar beni çok mutlu etti ve herbirine cevap yazmaya çalıştım. Mesajların çoğu birbirinden farklı olmasına rağmen genelde iki konu üzerinde yoğunlaşma vardı.
En çok eleştirilen konu, süpriz olmayacak bir şekilde Kasparov‘un tüm zamanların “en büyük” satranç oyuncusu hatta Bobby Fischer‘den bile iyi olduğunu belirttiğim yargıydı. Bazıları bilgisayar teknolojisinin ve çok geniş oyun veritabanının Kasparov ‘un satranç tarihinin “en güçlü” oyunu oynamasında büyük yardımının olduğunu belirtiyorlar.
Kendimi Kasparov ‘u (veya başka birisini) tüm zamanların “en büyük” oyuncusu olarak adlandıracak kadar nitelikli görmüyorum. “e n büyük” yerine “en güçlü” olarak ifade etmeliydim. Başkalarının belirttiği gibi gerçekten “en büyük” olarak tek bir kişinin varolmadığıydı çünkü satrançta büyüklüğü etkileyen birçok faktör var. Daha doğrusu ben “daha güçlü” veya “daha üstün” kelimeleri üzerinde odaklanmayı tercih ederim. Ben sadece aşağıdaki istatiksel puanları vurgulamaya çalıştım.
(1)Zirvede iken Bobby Fischer zamanındaki rakiplerine kurduğu üstünlük 140 yıllık satranç tarihindeki herhangi bir oyuncudan iyidir.
(2)Garry Kasparov, 20 galibiyetlik bir seri yakalayamamasına rağmen, Fischer ‘in zirvedeyken kurduğu üstünlüğe çok yakındır.
(3)Zirvedeki on oyuncunun ortalaması son 30 yılda 30 puan arttığını göz önüne alırsak, Kasparov‘un 1999-2000 yılında oynadığı satrancın Fischer ‘in 1970-1972 ‘de oynadığından daha güçlü olduğunu anlarız.
30 puanlık bir yükselmeyi buna kanıt olduğunu iddia etmiyorum. Ben sadece Kasparov‘un gücünü Fischer ‘inki karşısında karşılaştırmanın mantıksal yargılamasını takip ediyorum.
Ve son olarak analizime katmak istediğim bir konu ise ilk yazımdan alınmış bir konu:
(4) Objektif olarak bir oyuncunun zamanının en üstün oyuncusu olduğunu ölçmek için, oyuncunun ratingini zamanının en iyi on oyuncusunun ortalaması ile karşılaştırmak olduğu fikrini ortaya attım.
Bu fikre bakarak, 1970-1972 yılının Bobby Fischer zamanının en iyi on oyuncusunun ortalamasını 160 puan ile geçerken, 1999-2000 yılının Gary Kasparov ‘u 135 puan ile geçiyor. Prof. Elo ‘nun hesapları Paul Morphy‘nin aslında tüm zamanlarım en üstün oyuncusu olduğunu hesaplıyor. Morphy‘nin gücü 1858-1859 yılının en iyi on oyuncusunun ortalamasından 180 puan öndedir. Prof.Elo‘nun hesaplamalarına göre Morphy‘nin hafif partileri hesaplama yapabilmek için dahil edilmişti ki aslında Morphy sadece bir turnuvada oynamıştı (az sayıda maçın yapıldığı bir turnuva). Bu yüzden kendisinin son derece üstün bir oyuncu olduğunu bildiğim Morphy ‘yi tüm zamanların en üstün oyuncularının bulunduğu objektif listeme ekleyemiyorum.
1860 yılından bu yana iki sene boyunca dünyanın zirvesinde ilk üç sırada yer almış oyuncuların, en üstün oldukları zirve peryodunu kapsayan liste aşağıdadır. Bu yüzden bu liste tüm zamanların en üstün oyuncularını kapsamaktadır. Gary Kasparov ‘un hem 1989-1990 hemde 1999-2000 tılında 135 puan fark attığını not edelim ama ben 1989-1990 yılını gözönüne alıyorum çünkü Kasparov ‘un bu yılı daha bitmedi.
#1. Bobby Fischer 1970-1972: 160 points #2. Emanuel Lasker 1903-1904: 141 points #3. Garry Kasparov 1989-1990: 135 points #4. Jose Capablanca 1918-1919: 125 points #5. Anatoly Karpov 1978-1979: 112 points #6. Wilhelm Steinitz 1886-1887: 93 points #7. Mikhail Botvinnik 1944-1945: 89 points #8. Adolph Anderssen 1860-1861: 77 points #9. Alexander Alekhine 1933-1934: 72 points #10. Mikhail Chigorin 1887-1888: 62 points #11. Johannes Zukertort 1881-1882: 60 points #12. Ignatz Kolisch 1861-1862: 59 points #13. Harry Pillsbury 1898-1899: 59 points #14. Viktor Korchnoi 1979-1980: 59 points #15. Akiba Rubinstein 1914-1915: 56 points #16. Viswanathan Anand 1998-1999: 46 points #17. Vassily Smyslov 1954-1955: 45 points #18. Boris Spassky 1970-1971: 45 points #19. Vasily Ivanchuk 1991-1992: 37 points #20. Vladimir Kramnik 1998-1999: 37 points #21. Mikhail Tal 1959-1960: 36 points #22. Serafino Dubois 1862-1863: 32 points #23. Gustav Neumann 1867-1868: 31 points #24. Tigran Petrosian 1967-1968: 31 points #25. Siegbert Tarrasch 1897-1898: 31 points #26. Reuben Fine 1937-1938: 25 points #27. Geza Maroczy 1903-1904: 25 points #28. Paul Keres 1954-1955: 23 points #29. David Bronstein 1951-1952: 21 points #30. Max Euwe 1934-1935: 21 points #31. Louis Paulsen 1871-1872: 19 points #32. Samuel Reshevsky 1944-1945: 18 points #33. Joseph Blackburne 1886-1887: 18 points
Tüm zamanların “en büyük” ya da “en iyi” oyuncuları listesini yaptığımı iddia etmiyorum. onlar çok önemli kavramlar. Ben hatta “üstün” kariyere sahip olanların listesinide yapmıyorum. Bu sadece objektif olarak ölçebileceğimiz, oyunculuğunun zirvesinde iken hangi oyuncuların en üstün olduğunu gösteren bir liste . Eğer zamanlarında bir çok güçlü oyuncu olmasaydı (özellike 1950 ve 1960 ların sonlarında) bazı oyuncular listenin daha üst sıralarında bulunabilirdi. Tersi bir şekilde IIgnatz Kolisch ve Serafino Dubois gibi bazı ondokuzuncu yüzyıl oyuncularıda listenin daha alt sıralarında yer alabilirlerdi ama zirve oyuncularının az olduğu bir zamanda onlarda gerçekten üstün oyunculardı.
Ayrıca Garry Kasparov‘da Emanuel Lasker‘in rating üstünlüğü elde edememiştir. Ama bunun sebebi Kasparov‘un Lasker‘e oranla daha çok sert rakiplerle karşılaşmasından. Herhalde uluslararası seyahat daha kolay olsaydı Lasker bir yıl içerisinde üç süper turnuva kazanabilirdi. Diğer yandan Kasparov‘un yüksek ratingi Lasker‘inkinden istatiksel olarak daha önemli olmalı çünkü Kasparov daha sık maç yapıyor. Lasker‘in zirvede iken (1901-1905) 5 yılda yaptığı ciddi maçtan daha fazlasını Kasparov bu yılın ilk yarısında yaptı. Elbette bu iki oyuncuyu aralarındaki bir asırlık zaman farkı yüzünden karşılaştırmak imkansız.
Orjinal yazıma geri dönersek ikinci en önemli konu benim “süper turnuva” sıralamamın geçerliliği idi. Bazıları zirvedeki en iyi altı oyuncunun bulunduğu bir turnuvanın zirvedeki on oyuncunun bulunduğu bir turnuvadan daha kuvvetli olduğu görüşünde idi. Ben de altı oyunculu bir turnuvanın ortalama ratinginin on oyunculu bir turnuvanın ratinginden daha yüksek olacağına katılıyor, küçük elit turnuvaların daha kuvvetli olduğuna katılmıyorum. Örnek olarak FIDE ‘nin Mayıs listesine bakalım:
#1. Garry Kasparov (2845) #2. Vladimir Kramnik (2767) #3. Viswanathan Anand (2761) #4. Alexander Morozevich (2753) #5. Peter Leko (2733) #6. Alexei Shirov (2729) #7. Michael Adams (2720) #8. Vasily Ivanchuk (2708) #9. Nigel Short (2703) #10. Veselin Topalov (2702)
Dünyadaki ‘ilk on’daki oyuncuların katılacağı bir turnuvanın ortalaması 2742 olacaktır ve bu 20. kategori turnuvasıdır.
En kuvvetli altı oyuncunun katılacağı bir turnuvanın ortalaması ise 2765 ile 21. kategori turnuvası yaratır. Ve eğer en tepedeki dört oyuncuyu alırsak ortalama 2782 ile 22. kategori turnuvası olur. Kasparov Ve Kramnik arasında olacak maç her ne kadar maçlara kategori numarası verilmese de 2806 rating ortalaması ile kategori 23’tür.
Sanırım hepimiz elit turnuvaların neyi kastettiğini biliyoruz: Kategori ne kadar yüksekse turnuva o kadar elittir. Dolayısıyla elit bir turnuvada mümkün olduğunca az oyuncu olmalıdır. Altı kişilik bir turnuva (Kategori 21) 10 kişilik bir turnuvadan (Kategori 22) daha elittir. En elit müsabaka ise Kategori 23 ile Kasparov-Kramnik maçı olacaktır.
Fakat, elit müsabakalar dünyanın bir numaralı oyuncusu için kazanılması daha kolaydır! Her müsabakanın 18 tur olacağını varsayarsak, Garry Kasparov için Vladimir Kramnik ‘e karşı bir maç mı kazanmak, veya en iyi dört oyuncunun bulunduğu turnuvayı mı kazanmak, veya dünyanın en iyi 10 oyuncusunun bulunduğu döner sistem turnuvayı mı kazanmak zordur? Bu olasılıklar için yaptığım hesaplamaların sonuçlarına bakalım.
Mayıs FIDE ratinglerine dayanarak, Kasparov‘un Kramnik ‘e 18 oyunluk maçı kazanma ihtimali(Kategori 23) 92%, 18 turluk dört oyunculuk bir müsabakayı (Kategori 22) kazanma ihtimali 77% ve 18 turluk 10 kişinin katıldığı bir müsabakayı(Kategori 20) ihtimali sadece 66%’dır Oyuncu sayısı arttıkça favorinin dışındaki bir oyuncunun turnuvayı kazanma şansı da artmaktadır. Tüm bu müsabakalar elit olsa da birkaç oyuncuyu geçmek, daha fazla oyuncuyu geçmekten kolaydır.
Eğer “Kategori” sisteminin, turnuvaların gücünü belirlemek için en kuvvetli sistemin olduğunu iddia ederseniz, o zaman benim “Süper” derecelendirme sistemim “Kategori” sistemine göre yetersiz kalacaktır, çünkü farklıdırlar. Turnuvalara #7’den #10’a kadar ki oyuncuları eklemek turnuvanın kategorisini düşürecektir ve turnuvayı daha az elit yapacaktır ama bu turnuvayı kazanmayı tepedeki oyuncular için daha zor hale getirecektir.
Bazen bu daha düşük ratingli oyuncular turnuvayı kazanırlar! Satranç tarihindeki süper turnuvaların dörtte biri (içinde en azından ilk ondaki oyunculardan beşi olan turnuvalar) #7 veya daha düşük sıradaki oyuncu tarafından kazanılmıştır. Aslında, süper turnuvaların 10% ‘da birincilik ödülü dünyada ilk onda olmayan oyuncular tarafından kazanılmıştır!
Daha büyük bir turnuvadaki sorun ise birinciliği alan oyuncunun kendisine en yakın derecede bulunan oyuncuların üzerinde bir üstünlük kurmadan yapabiliyor olmasıdır. Bu sorun dört kişilik veya altı kişilik turnuvalarda da yokolmuyor. Hatta üç oyunculu bir turnuvada bile bu sorun geçerli. Eğer Kasparov, Kramnik ve Anand birbirleriyle üç kişilik bir turnuvada bir kaç defa oynasalar ve Kasparov Kramnik‘e +1 ve Anand‘a +2 elde ederse ama Kramnik Anand‘a +5 elde ederse Kramnik Kasparov ‘a karşı bir üstünlük kuramamasına rağmen turnuvayı kazanmış olur.
Harry Pillsbury‘nin 1895 Hastings turnuvasındaki zaferinden sonra hemen St. Petersburg’ta Hastings turnuvası ilk ikisi (Pillsbury ve Chigorin), dünya şampiyonu (Emanuel Lasker) ve bir önceki şampiyon arasında bir turnuva düzenlendi. Oyuncuların dünya dereceleri ortalamaları 3.5 ki bu bir rekordur. Bu ilk elit turnuva günümüzdeki kategori 21 turnuvalarındaki standarda eşit olduğu tahmin edilmekte.
1895-1896 St. Petersburg turnuvasının sonuçları çok ilginçti. Pillsbury Lasker‘e +1 ve Chigorin‘e +1 skor elde etti ama Steinitz‘e karşı -4 elde etmesi hayal kırıklığına uğratan bir üçüncülük getirdi. Lasker Steinitz‘e +2 ve Chigorin‘e +4 skor elde etti ama Pillsbury karşısında üstünlük kuramamasına rağmen (-1) turnuvayı kazandı. Gördüğünüz gibi bir elit turnuvada bile problem giderilemedi.
Hastings turnuvasında, Pillsbury gibi Chigorin‘de aynı oniki alt seviye oyuncuyla karşılaştı. Aynı fırsata sahipti fakat etkileyici sonuçlar alamadı. Bir döner turnuvanın en büyük faktörlerinden biri rakipleri seviyelemesidir. İsviçre ve knockout turnuvalarında olduğu gibi hiç kimse diğer rakibinin rakibinden güçsüz bir rakiple karşılaşmaz. Eğer bir kaç ilk on oyuncusu varsa turnuvayı kazanmak için onlara karşı direk veya dolaylı olarak üstünlük kurmak zorundasınız. Benim düşüncem Pillsbury‘nin Hastings’teki zaferi Lasker‘in St. Petersburg’taki zaferinden daha etkileyicidir. Çünkü Hastings’de iki katı ilk on oyuncu (dünya #2 Siegbert Tarrasch dahil) vardı ve kazanması daha zor bir turnuvaydı. St. Petersburg’a katılanların dereceleri bazı kategorilerde daha yüksekti ama yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı ben Hastings 1895’in tüm zamanların en güçlü turnuvalarından biri olduğu gözüyle bakıyorum.
Benim derecelendirme metodumun (turnuvanın ne kada süper olduğunu ölçmek) tek yol olduğu üzerinde ısrar etmiyorum ama gayet iyi olduğunu düşünüyorum. Ek olarak kullanması çok kolay ve eğer ilk on hafızanızda ise hesaplamaları kafanızdan yapabilirsiniz. Benim süper turnuva metodum kategori metodundan çok daha kullanışlı.
Turnuvaya ‘ilk on’dan yeterince oyuncunun katılacağı belli olduktan sonra, daha zayıf oyuncuların katılımı turnuvaya belli bir miktarda kaos getirir. Örneğin, meşhur Süper-19 Hastings 1895 turnuvasının sekizinin ‘ilk on’dan olduğu (Rudolph Charousek ve Max Weiss eksikti) 22 katılımcısı vardı. Tüm oyuncular için tarihi rating mevcut olmasa da, bugünkü standartlara için yaklaşık kategori 16 turnuvasıdır. Bu turnuvada ilk onda bitiren oyuncular arasında Mikhail Chigorin 7/9, Harry Pillsbury ise 5.5/9 yaptı. Ama Pillsbury alttaki 12 oyuncu karşısında 11/12 yaparken, Chigorin 9/12 yapabildi. Sonuçta Pillsbury turnuvayı Chigorin ‘in yarım puan önünde kazanmıştır.
Pillsbury ‘nin bu turnuvadaki zaferi onun daha zayıf oyuncular üzerinde üstünlük kurup, kendine yakın oyuncuları yenip geçemediği düşüncesiyle eleştirilmişti. Görüşüme göre, eğer iki oyuncu arasında kimin üstün olduğunu belirlemek isterseniz, onların arasında bir maç organize etmelisiniz.