Kasparov kısa bir süre önce Japonya’da alıkonan Fischer hakkında bir makale yayınladı; “Fischer’in Japonya’da gözaltına alınması haberini, eski Amerikan dünya satranç şampiyonu zihnimi çok meşgul ederken aldım. Şu anda altı ciltlik satrancın büyük oyuncuları dizimin dördüncüsünü bitiriyorum ve bu dördüncü cildin yıldızı artık Bobby olarak bilinen Robert James Fischer.” İdris Şahin’in çevirdiği makale yazının devamında.
Fischer’in Kasparov hakkında ne düşündüğünü merak ediyorsanız , sanırım onun şu sözleri yeterli olacaktır. “Satranç dahisi olarak adlandırılmaya itiraz ediyorum çünkü kendimi bir şekilde satranç oynamış olan genel bir dahi olarak görüyorum. Kasparov gibi bir süprüntü parçasına satranç dahisi denebilir ama o, idiot bir dahi gibi satranç dışında hiçbir şey bilmiyor.”
Kasparov, Fischer’in Japonya’da gözaltına alınmasından sonra Fischer’i anlatıyor.
Fischer’in Bedeli
Fischer’in Japonya’da gözaltına alınması haberini, eski Amerikan dünya satranç şampiyonu zihnimi çok meşgul ederken aldım. Şu anda altı ciltlik satrancın büyük oyuncuları dizimin dördüncüsünü bitiriyorum ve bu dördüncü cildin yıldızı artık Bobby olarak bilinen Robert James Fischer.
Bu proje Fischer’in yüzlerce oyununu incelemeyi ve hamlelerin arkasındaki adamla onları yaptığı çağı anlamayı içeriyor.
Tepede kısa süre kalmasına rağmen Fischer’in satrancının tartışılır bir yanı yok. O oyunu 19. yüzyılın sonlarından beri görülmemiş bir şekilde değiştirdi. Bay Fischer ve çağdaşları arasındaki ara en yüksek düzeye çıktı. Sovyet spor hiyerarşisindeki komünistlerin kontrolü altında duraklamış bir oyunu tek başına yeniden canlandırdı.
Oyuna tahta başında ve ticari bir açıdan katkıları satranç dünyasında neredeyse devrimdi. Ama kırılgan ve küfürbaz karakteri en üst ünvana doğru her adımıyla derinleşen çatlaklar sundu.
Günümüzde, Fischer’in 1972’de İzlanda, Reykjavik’te soğuk savaş sırasında Spassky’den dünya satranç şampiyonu ünvanını alışının sansasyonunu hayal etmek zor. Brooklyn’de yetişen put kırıcı soğuk savaşın ortasında, on yıllardır sovyet egemenliğinde olan dünya şampiyonluğunu ele geçirdi, hem de maça neredeyse çıkmayarak, ilk maçı kaybedip, ikinci maçta hükmen mağlup olduktan sonra.
Biraz da Fischer’in maça kadar ve maç sırasındaki ölçüsüz davranışları nedeniyle uluslararası medyanın ilgisi inanılmazdı. Oyunlar dünyada canlı yayınlandılar. Fischer Spassky maçı olduğunda ben dokuz yaşındaydım ve kuvvetli bir klüp oyuncusuydum ve maçları hevesle izledim. Fischer’in unvan yolunda daha önce iki sovyet büyük ustasını ezmesine ragmen Rusya’da birçok taraftarı vardı. Tabi ki satrancına saygı duyuyorlardı, ama birçoğu sessiz bir şekilde bireyselliğinden ve özgürlüğünden de hoşlanıyordu.
Maç Fischer için ikna edici bir zaferle bittiğinde tüm dünya önünde eğildi. Satranç ilk defa ticari olarak başarılı bir spor olmak üzereydi. Fischer’in oyunu, milliyeti ve doğal karizması eşsiz bir fırsat yaratmıştı. Popülaritesi Muhammet Ali ile yarışan bir ulusal kahramandı (Dışişleri bakanı Muhammet Ali’yi, Kissinger’ın Fischer’i araması gibi bir maçtan önce arar mıydı?). Satranç takımı ve kitaplarının satışı hızla arttı ve turnuva ödülleri yükseldi. Fischer’in önderliğinde satranç dünyasının popülerliği golf ve tenisle yarışır düzeye gelmişti.
Ama zaferle birlikte sorumluluk ve korkunç baskı gelir. Fischer bir daha kendini oyuna veremedi. Satranç tahtasından uzak 3 yıl geçirdi ve tüm hayatı boyunca çalıştığı ünvan, 1975’te tek bir piyon hamlesi yapmadan düştü.
Onu geri getirmek için astronomik miktarlar önerildi. İnanılmaz bir rakam olan 5 milyon dolar için Anatoly Karpov’la bir maç oynayabilirdi. Fırsatlar boldu ama Fischer tamamen yıkıcı bir güçtü. Sovyet satranç makinesini yoketti ama yerine bir şey kuramadı. İdeal bir meydan okuyan ama feci bir şampiyondu.
Sağduyu Fischer’in şeylerin hep kendi istediği gibi olmasını isteyen art niyetsiz ve hırçın bir çocuk olduğunu söylüyor. Tüm eylemleri ve davranışlarının rakipleri üzerindeki psikolojik etkilerinin farkında olduğuna inanıyorum. Kibar bir adam olan Spasky, 1975’te Reykjavik’te kavgacı Fischer ile başa çıkmaya hazır değildi. Fischer’in rakibi daha sonraki beş dünya şampiyonluğu maçını oynayacağım Karpov’du.
Başarısızlığı göze bile alamayan Fischer satrancı bıraktı. Hayatında yapmak istediği tek şeyden yoksun kaldığından yıkıcı enerjilerini içe çevirerek kendi yahudi kökenlerine rağmen kötücül bir anti semitizm taraftarı oldu.
1992’de savaşla bölünmüş Yugoslavya’da tüm uluslararası yaptırımlara rağmen milyonlar için neredeyse 50 yaşında Spasky ile bir dönüş maçı oynamak için inzivadan çıktığında Fischer dramında son perde yaşandı. Satrancı eski Bobby parlaklığını anımsatan çok az anlar olmasına rağmen tahmin edilebileceği gibi körelmişti. Ama zihinsel durumu 20 yıllık yalnızlıktan sonra çok daha kötüleşmişti. Fischer’in son dönemi yahudi komploları suçlamaları ve 9/11 eylemlerinin onaylanmasını içerecekti. Fischer’in bu konudaki röportajı için tıklayınız
Bobby Fischer çöküşünün çirkinliğine rağmen satranç için yaptığı iyi şeyler ve ölümsüz oyunları nedeniyle hatırlanmayı hakediyor. Kişisel trajedisinin satranç için bir trajedi olmamasında yoğunlaşacağım.
Tüm bir üst düzey Amerikan oyuncular kuşağı Fischer sayesinde çocukluklarında satranç öğrendiler. Satrancın giderek akademikleşmesi, Fischer’in acıları ve inançları manşetlere çıkarken zarar görebilir. İnsanlar bir deha satranç oynamaya başladığında böyle şeyler olduğunu düşünebilirler halbuki bu kırılgan bir zihnin tüm hayatının eserini geride bıraktığında olan şeydir.
Kasparov, 27/07/2004
Çeviren İdris Şahin