Geçtiğimiz Perşembe günü Garry Kasparov son oynadığı ve kazandığı, satrancın Wimbledon’u olarak kabul edilen Linares turnuvasının ödül töreninde kısa bir konuşmanın ardından profesyonel satrancı bıraktığını açıkladı.
Satranca uzak kişler için Kasparov ne ifade ediyor bilmiyorum ama birkaç kelime ile Kasparov’un satrançseverler arasında neyi temsil ettiğini aktarmaya çalışalım. l
Kasparov 30 yıldır profesyonel satrancın içinde olup, kariyerinin yirmi yılını zirvede geçirmiş eşsiz bir sprocu. Dünya şampiyonluğu ünvanını 1985’te kazandıktan sonra tam 5 kez başarı ile savunmuş, olabilecek bütün turnuvaları defalarca kazanmış, bilgisayar–insan maçları ile satrancı ilgi odağı haline getirmiş ve satranç dünyasına eşsiz oyunlar bırakmış geçek bir şampiyon.
Tabii böyle bir kariyer farklı görüşleri de beraberinde getirir: birçok kişi onun huysuz, kaybetmeyi içine sindiremeyen, kaybettiği zaman sportmenliği unutan biri olduğunu söyleyebilir. Başkaları Dünya Satranç Federasyonu ile kavgalarını anlatır veya bazı genç oyuncular yükselişlerini onlardan korktuğu için Kasparov’un engellediğini iddia ederler. Son birkaç senedir dünyanın en iyi satranç oyuncusu olup olmadığı sürekli olarak tartışılmıştır. Kasparov’un hala dünya satrancının zirvesinde olmasının az maç oynamasından ve böylece fazla puan kaybetmemesinen kaynaklandığı söylenmiştir. Fakat bütün bu iddialar içinde tek tartışılamayacak gerçek, her satranç ustasının hayali ve hedefi Kasparov’u dize getirmek olmuştur.
Şimdi satranç dünyasından büyük bir yıldız kaydı, hem de 43 gibi genç sayılacak bir yaşta, halen yaptığı işin zirvesindeyken. İşin gerçeği satranç ile fazla ilgisi olmayan kamuoyu Kasparov’u tanıyor, peki başka kimi tanıyor? Hangi satranççıyı? Kaspaov’u 2000 yılında ünvan maçında yenen Kramnik’i tanıyan var mı? Veya iki ay önce Kramnik’in Macar Leko’u karşısında dünya şampiyonluğu ünvanını kuruduğunu bilen var mı? Evet yanlış duymadınız Kasparov dünyanın en yüksek reytingli oyuncusu ama dünya şampiyonu değil hem de 5 yıldan beri ! Bunu biliyor muydunuz?
Başka bir nokta ise Kasparov’un bu genç yaşında neden profesyonel satrancı bıraktığı. Türkiye’de bir gazetede okudum politikaya atılmak için, Putin’e karşı mücadele etmek için. Tek geçek bu mu? Satrançtan bıkmış mı? Hayır “Benden Önceki Büyük Şampiyonlar” adlı 4 ciltlik kitabını tamamlamak isteyen ve “daha başka kitap projelerim var” diyen biri, satrançtan bıkmış olabilir mi? Peki o zaman artık herşeyi kazandı ve hedefsiz mi kaldı da satrancı bırakıyor? Hayır! Kasparov’un en büyük hedefi ve amacı Kramnik ile yeniden karşılaşabilmek ve Dünya Şampiyonluğu unvanını geri almaktı. Yani çok net ve önem verdiği bir hedefi vardı. Peki neden? Bunu Kasparov’un ağzından dinleyelim: “Son birkaç yıldır satranç dünyasındaki kaos sürekli canımı sıktı (…) öyle geliyordu ki sanki herkes benim tekrardan şampiyonluk maçına çıkamamamdan hoşnut oluyordu (…) artık anladım ki bu dünyanın bir parçası olamayacağım ve bana dünya şampiyoluğu için oynama fırsatı bir daha verilmeyecek”
Evet, satranç dünyası gerçek bir kriz içinde. Öyle ki iki ayrı organizasyonun iki ayrı “Dünya Şampiyonu” var ve bunların hiç birisi şu sırada dünya klasmanının ilk üç sırasında değil ! Bu kargaşa içinde biz de satranç severler olarak dünyanın en iyi oyuncusunun kim olduğunu merak ediyoruz ! (Satranç dünyasındaki kargaşa ve kaosu bu yazının ekinde ayrıca kısaca özetleyeceğiz) Ne kadar üzücüdür ki bu kargaşa dünyanın belki de gelmiş geçmiş en büyük oyuncusunu satranç dünyasının dışına itti. Ve yine ne kadar üzücüdür ki bundan sonra ne olursa olsun, kim dünya şampiyonu olursa olsun satranç dünyası hiç bir zaman yeni “şampiyonun” Kasparov ile yapacağı maça tanık olamayacak.
Son söz: evet büyük bir şampiyon sevdiği sporuna buruk bir şekilde veda etti “Belki ben olmayınca işler daha kolay çözülebilir” dedi son konuşmasında. Ancak satranç dünyası kamuoyunun tanıdığı en popüler yıldızı olmadan nasıl krizden kurtulacak? Eskiden ünvan maçları sırasında olduğu gibi seyirci kitlelerinin ilgisini nasıl çekecek. Veya … medyanın ?
Bitirirken iki kısa cümle ile medyaya seslenmek istiyoruz: Türkiye’de de satrancın son derece popüler bir spor olduğunu biliyor musunuz? Futboldan sonra en çok lisanslı sporcunun Satranç sporunda olduğunu biliyor musunuz? Okullararası turnuvalar, 1.lig 2. lig satranç şampiyonaları yapıldığını biliyor musunuz? Her sene Feshane’de organize edilen turnuvaya 7 den 70’e 300 sporcunun katıldığını biliyormusunuz?
Satranç o kadar erişilmez bir spor değildir, pahalı bir spor değildir. Gençlere düşünmesini centilmence mücadele etmesini çalışmadan konsantre olmadan başarının yakalanamayacağını öğretir. Hayretler içindeyim ki neredeyse hiç bir gazete satranca önem vermiyor ve ilgi çekici köşeler, forumlar, turnuvalar düzenlemiyor. Okuyucuların ilgisini çekmez mi? Türkiye’de 30.000‘i aşkın lisanslı oyuncu var ve bir çoğu satranç hakkında öğretici yazılar okumak ister. Lütfen bir düşünün ve değerlendirin.
SATRANÇ DÜNYASINDAKİ KAOS
Satranç dünyasını kize sürükleyen kaosu çok kısaca özeltlemeye çalışalıım:
1985: Kasparov- Karpov ünvan maçı dönemin FIDE (Dünya Satranç Federasyonu) Başkanı Campomanes tarafından durdurulur. Kasparov o sırada 5-0 mağlup götürdüğü maçı 5-3 ‘e 3 maç arka arkaya kazanarak getirmiş ve Karpov’u moral bozukluğu içinde yakalamış maçı kazanacağına inanmış durumdadır.
Bundan sonra FIDE başkanı ile Kasparov’un yıldızları hiç bir zaman barışmayacak hatta araları git gide açılacaktır.
1985: Tekrarlanan maçta Kasparov Karpov’u yener ve 13. Dünya şampiyonu olur.
Daha sonra bu ünvanını 3 kez daha Karpov’a karşı koruyacaktır.
1985-1993 Kasparov’un tutumu birçok büyük usta tarafından desteklenmiştir ve FIDE etkinliğini kaybetmeye başlamıştır.
1993: Kasparov-Short ünvan maçı FIDE’den bağımsız olarak, İngiliz “The Times” gazetesi sponsorluğunda organize edilir.
Buna karşın FIDE kendi “Dünya Şampiyonasını” organize eder.
Bu tarihten sonra hep iki dünya şampiyonu olacaktır…
1993-2002 : Kasparov iki ünvan maçı daha oynar. 1995’te Hintli Anand’ı mağlup eder ama 2000 yılında Rus Kramnik’e yenilir. Bu süre içinde FIDE her yıl bir dünya şampiyonası organize etmekte ve bir “FIDE Dünya şampiyonu” üretmekte ama turnuva formülü açısından bu Dünya Şampiyonu hiç bir zaman dünyanın en iyisi kabul edilememektedir.
2002: Prag anlaşması ve barış rüzgarları: Tek bir dünya şampiyonu üretmek için basit bir sözleşme imzalanır. (FIDE başkanı artık değişmiştir). Kramnik Dortmund’da organize edilecek bir “aday turnuvasının” galibi ile yarı final maçı oynayacak (ki bu turnuvaya dünyanın bütün en iyi büyük ustaları davet edildi ve turnuvayı Macar Leko kazandı). Bunun yanında Kasparov o senenin FIDE Dünya Şampiyonu ile bir yarı final maçı yapacaktır. Yarı finallerin galipleri tek bir ünvan maçı ile tartışmasız dünya şampiyonunu belirleyecektir.
Alsında herşey çok basittir : Kramnik-Leko galibi ile Kasparov-Pamomariov galibi ünvan maçına çıkacaktır.
2004: Kramnik-Leko maçı gerçekleşir ve Kramnik ünvan maçı oynamaya hak kazanır. Ama bu arada Pamomariov FIDE Kasparov’a çalışıyor, şartları ona yontuyor gerekçesi ile 2. yarı final maçına çıkmayı red eder ve bu maç gerçekleşmez.
FIDE acil çözüm getirir. O zaman Kasparov 2004 dünya şampiyonu ile oynasın ve kazanan Kramnik’in karşısına çıksın. Ve maç Dubai’de Aralık ayı için programlanır.
Artık satranç severlerlerin yüzü gülmeye başlamıştır çünkü Kasparov yeni FIDE Şampiyonu Kasımdzanov’u rahatça yenecek ve Kramnik’e karşı rövanş maçına çıkacaktır… bunu 2000 yılından beri bekliyorduk !
2005 Ocak ve yeni kaos: bu sefer ortalığı bulandırma sırası Kramnik’tedir. Kramnik Prag sözleşmesinin artık geçerli olmadığını, çünkü kendisinin Kasparov-Panomariov maçının galibi ile oynamak üzere imza attığını açıklar ve birleşme için yeni formüller ortaya atar.
Dubai’deki sponsor’un çekilmesi ile Kasparov-Kasımdzanov maçı ertelenir. Bir ara dünya satrancında aktif olan Türkiye Satranç Federasyonu bu maçı organize etmek için aday olmuştur.
Hiçbiri olmayınca Kasparov-Kasımzanov maçı iptal olur.
İşte bu noktada, yani Kasparov Kasımzanov ile yapacağı maçın iptalini öğrendikten sonra satrancı bırakma kararı aldığını açıklamıştır. Aslında bu olay “bardağı taşıran son damla” olmuştur. “Artık Linares davetine evet dediğim için 15 yıldır oynadğım ve çok sevdiğim bu turnuvanın son turnuvam olacağına karar verdim” dedi Kasparov veda konuşmasında. “Son iki oyun da benim için çok zordu çünkü biliyordum ki bunlar kariyerimin son maçları olacaktı, gurur duyduğum bir kariyer” Kasparov heyecandan olsa gerek, kolayca berabere bitireceği son maçını anlamsız birkaç hamle ile kendi kendine kayıba soktu ve kaybetti. Ama olsun en azından onun da bir insan olduğunu hatırlayalım ve onun da hata yapabileceğini unutmayalım. Son maçını kaybetmesinin artık hiç bir önemi kalmadı zaten ve bize Kasparov’a teşekkür etmek kalıyor: Teşekkürler Garry 30 yıllık harika satranç için !
Hazırlayan Cem Birsel