-Spassky için herkesce bilinen bir şey vardır. Bende onlarla aynı fikirdeyim. Gerçekten de ilk çok yönlü oyuncuydu.Kapsamlı ve ayrıntılı oyunu hoşuma gider. Engin fikirli, çeşitli olasılıkları pek de kafaya takmayan birisiydi. Spassky’nin oyunları bana Keres’i hatırlatır ama ondan daha fazla hayal gücüne sahipti. Keres bu konuda biraz problemliydi.
-Spassky ayrıca doğrucu bir oyuncudur. Bu yanıyla Symslov’a benzer ama Smyslov sakin bir oyun stiline sahipken Spassky’de hücum anlayışı vardır. Farklı satranç oyuncularının niteliklerini taşır.Alekhine gibi zamana değer verir ve iyi bir stratejik oyuncudur.Taktiksel yeteneğini kusursuzlaştıramadı ve zaman zaman ufak tefek yanlış hesaplamalar yaptı. Ama her oyun için fazla miktarlarda enerji sarfetti;satranç onun karakterinin bir yansımasıydı.Oyunları izlenmeye değerdi;Tahtanın tamamını kullanır, her şeyle uğraşabilir,alan hakimiyeti sağlar, oraya buraya baskı yapardı. Fischer-Spassky maçını dikkatlice analiz ettim ve şunu diyebilirim ki Spassky hemen hemen Fischer kadar iyi oynadı.
-Peki o zaman bu adamın zayıf noktaları nelerdi?
-Hemen hemen kaybettiği tüm diğer maçlarda inanılmaz hamle hataları yaptı. O sırada ona ne olduğunu anlayamadım.Bu Fischer’in ,her şeyin üstesinden gelebilecek hatta Spassky’i bile malup edebilecek enerjisinden ve yoğun baskısından başka bir şey olamazdı. Fakat bu inanılmaz hataları bir kenara koyarsak maç eşit bir mücadeleden ibaretti. Bu büyük uyumsuzluğu göz önüne aldığımız zaman gerçekten de bu maçın , skorun gerçek durumu yansıtmadığı maçlardan biri olduğunu görürüz. Maçın ikinci kısmında Spassky baskıyı kuruyor, Fischer her oyunda kaçıyordu. O maçta Spassky ne çektiyse çeşitli ihtimalleri, sonuçları ihmal etmesinden çekti;bir şeyleri hesaplayamadı ve hata yaptı, kazançlı durumdayken yanılmıştı ya da o an için o pozisyonun yeterince iyi olduğunu düşünüp varyant hesaplamayı bıraktı. Böylece güçlü noktası zayıf yönü haline geldi.Muhtemelen tembelliği onu bu hallere soktu. Örneğin satranca fazla zaman ayırmıyordu.Profesyonellik anlayışına çok ta sahip değildi.
-Spassky ne yeteri kadar disiplinli ne de azimliydi.Bildiğim kadarıyla Dünya şampiyonası ile Leningrad şampiyonası arasında çok fark yoktu. Buna da benzer şekilde hazırlandı ama fazla şanşı olmadı. Çünkü sadece birkaç dünya şampiyonunun kafa tutabileceği Fischer ile aynı dönemdeydi!
-Spassky’i tanıdığınızda sizde bıraktığı izlenim neydi?
-Spassky ile çok konuşmuşluğum var hatta aynı kulüpte oynadık.Çok nazik,dürüst, akıllı ve becerikli biriydi.Onun bu karakterini çok takdir ederim.Oyun tarzı karmaşık değil, apaçık belliydi.Görüştüğümüz zamanlar bazen farklı pozisyonları analiz ederiz. Çok çabuk anlar ve daima makul öneriler verir.İlginç olan şudur ki Botvinnik hakkında aynı şeyleri söyleyemem. Bu kanıya onun derslerine katıldığım zaman vardım.Tabiki de Botvinnik’in önerileri her zaman ilgi çekiciydi fakat bazende tereddütlü, kesin olmayan şeyleri sundu.Kuşkusuz bu olay çok sık olmadı ama sonuçta oldu yani…Spassky bambaşka biri… Her zaman nokta atışı yapar.Bazen tam hesap yapmaz ama 15 saniye içinde oyunun gidişatını kavrayabilir!Sözü edilmeye değer başka bir olayda şudur.. 3 yıl önce Korchnoi’nin jubilesi için yapılan turnuvada oynadık. Altmış yaşını deviren Spassky , burada Nigel Short’u mağlup etti. Dahası, öyle bir pozisyon oldu ki bu Short’un en usta olduğu yerdi, ama tamamen saf dışı kaldı.!
Spassky birçok nedenden dolayı tüm potansiyeline ulaşamadı. Ama yine de en iyi yıllarındaki oyunları büyük önem arz eder.
-Bu yüzden Fischer zamanında doğduğu için şanssızdı.
-Diğer oyuncular daha büyük talihsizlik yaşadılar. Onların zamanında yaşayan birkaç deha olmasaydı, dünya şampiyonu olabilirlerdi.