IM Barış Esen, Adana Truva Takımının şampiyonluk hikayesini İbrahim Ethem Ay’a anlatmaya devam ediyor. Takım turnuva boyunca ne tür zorluklar yaşadı. En zorlu maçları hangisiydi? Barış Esen’in ilerisi için planları neler. Hepsi haberin devamında. Röportajın ilk bölümü ise şu adreste Yandaki resimde IM Kıvanç Haznedaroğlu ile son yılların parlayan ismi Mustafa Yılmaz şampiyonluk turu atarken!
İbrahim Ethem Ay: Ama sizi en çok zorlayan takım İTÜ oldu sanırım?
Barış Esen: Evet, hiç sorma.(Gülüyor) Ben BJK’deyken THY’ye kaybetmiştik ve THY’yi İTÜ yenince biz şampiyon olmuştuk. Ben bu yüzden İTÜ’yü küçümsemiyordum. Ancak takımda şampiyonluk havası esmeye başlamıştı. Özellikle yabancı oyuncularda! Ben ana takım listesiyle çıkmak istemiştim ancak Eltaj ve Guseinov Selim Çıtak’a karşı siyahlarla oynamak istemediler. Çünkü Selim 2700’lük Evgeni Alekseev’e karşı bile beyazlarla berabere yapmayı bilmiştir. Hakan Erdoğan deseniz 1500 e kaybedip 2500 yenebilecek bir oyuncu. Bu yüzden İTÜ beni korkutuyordu. Sonuçta Guseinov?u dinlendirip Eltaj’la oyuna başladık. Selim Çıtak kelimenin tam anlamıyla bizim çocuğa bir satranç dersi verdi çok karakterli oyununu sonuca yansıtmayı başardı ve aradaki 200 elo puanı fark olmasına rağmen Eltaj’ı yenmeyi başardı. Diğer masalarda da umduğumuzu bulamadık ve maç son anlara kadar heyecanını korudu. Sonunda şansın da yardımıyla maçlarımızı kazanmayı bildik.
Peki, şampiyon olamayacağınızı düşündüğünüz bir an oldu mu?
Hiç düşünmez olur muyum? İnsanın aklına bazen kötü şeyler de geliyor.Bu şuna ne yapar, şu masa kaybederse ne olur? Bir sürü kötü düşünce? Özellikle İTÜ ve THY maçlarında çok yıprandığımı hatırlıyorum. Turnuva boyunca çok yorulduk, çok yıprandık. Bunu sonuçlara olumsuz olarak yansıtmamaya çok gayret ettik fakat 30 km uzakta kalıyorduk turnuva salonundan. Bu bizi olumsuz etkiledi. Öğle yemeği de otelden geliyordu. Bütün oyuncular bu otel olayından dolayı sen nasıl kaptansın diye bana yükleniyorlardı (Gülüyor)
THY maçı da beni çok yıprattı diyebilirim. THY, Servergazi’ye kaybettiği için rahat başlamıştık maça. Fakat sonrası hiç de rahat olmadı. Beraberlik bizim işimize geliyordu üstelik, ama bir ara kaybediyorduk. Benim beyazlarla Hasan Kılıçarslan’a karşı kazanmam gerekiyordu ama oyun berabere bitti. Mete Sadık Çoban ve Betül Cemre Yıldızın maçları zeitnota kaldı. 1 puan öndeydik ama zeitnotta her an her şey olabilirdi. Betül’ün durumu da git gide kötüye gidiyordu. Her an helme yiyecekmiş gibime geliyordu ama Betül konumu tutmayı başardı. Sadık ise o kadar heyecanlıydı ki ben bir ara onun kaybedeceğini düşünmüştüm. Elleri titriyordu. Betül sonunda konumu eşitledi. Can da beraberlik teklif etti ve ben o heyecanla Betül’e öyle bir kabul et demişim ki daha sonra arkadaşlar anlattı bu kadar stres olamaz(Gülüyor) 5 puanı aldık böylece. Son masayı beklemeye başladık fakat rahatlamıştık artık. Mete Sadık son anda hamle tekrarı buldu fakat göremedi, hepimiz kahrolduk. Öteki çocuk da berabere yapmak istiyordu ama takım için oynamak zorundaydı. Annesi babası hakem olan Sadık Efendi üç hamle beraberesini istemeyi bilmediği için bir ara oyunu kaybetti demiştik. Neyse sonunda rakibi çaktırmadan saati durdur öyle iste deyince o maçtan da beraberliği kurtardık ve maçı kazandık!
Adana Truva Takımı maça başlamadan önce. Kıvanç Haznedaroğlu ve Mustafa Yılmaz gülmemek için kendilerini zor tutuyor gibi.Bir de biz bilsek!
Turnuvada ilginç olaylar geldi mi başınıza? Komik, enteresan…
Gelmez olur mu? Özellikle Nana’nın bu kadar uzak otelde kalamayacak olması ve bunun getirdiği sorunlarla uğraştık bir süre. Çünkü Nana dağlık bir yerde doğmuş ve yılda ancak bir kere gidebiliyormuş doğduğu yere bile, böyle dönemeçli yollardan geçerek yolculuk yapmak onu çok yıpratıyormuş ve biz de durum böyle olunca onun ana binada kalması konusunda girişimlerde bulunduk ama yer bulamadık otelde. Sonra Doruk Koleji bize kapılarını açtı! 14 Yaş oyuncularını başka odaya aldılar ve o sporcunun velisiyle Nana aynı odayı paylaştı. Bu yaptıkları iyilik için Doruk Koleji?ne gerçekten teşekkür borçluyuz.
Mesela Tarsus maçı da enteresandı. Kağıt üstünde çok sağlam bir takım olan Tarsus her zaman çekindiğimiz bir ekip olmuştu. Kıvanç (Haznedaroğlu) Yakup Bayram’a karşı hafif üstünken fenalaştı ve Yakup Bayram centilmenlik yaparak oyunu berabere noktaladı. Eğer o maç kayıp olsa belki her şey farklı olacaktı. Betül Cemre kazanıyordu fakat geriye kalan bütün maçlar ortadaydı. Abbasov da bizim Eltaj’a kazanınca iyice strese girdik takım olarak. Selen Sop kesin berabere pozisyonu rakibin çift soru çekmesiyle kazandı. Bizim Mete Sadık da rakibin bayrağı düşmese kaybediyordu. Neyse sonra bizim takımın geriye kalan oyuncuları yavaş yavaş kazanmaya başladı ve ben kötü senaryolardan ancak böyle kurtulabildim.
BJK maçı da benzeri şekilde sonuçlandı. Alt masaları çok kuvvetli olan BJK takımını Doruk Koleji ve THY ancak 5.5-4.5 yenebilmişlerdi ve bizim de işimizin kolay olmayacağı kesindi. İlk beş masadan dört puan almamız gerekiyordu ve tam bu esnada iş bana düşmüştü. Kaptanlık yaparken oyunculuk da yapmam gerekmişti. Olmadık puanlar kaybetmeye başlamıştık ve devam eden maçlarda da durumlar parlak değildi. İlk iki masa kazanınca biraz rahatladık. Sonra dedim ya iş başa düştü diye, sıra benim maça gelmişti. Rakibim Tutku Kahramanmaraşlı sağ olsun kaybetmesi zor pozisyonu bana kaybedince ve alt masalardan da mucizevi birkaç puan gelince skor 6.5-3.5 oluverdi.
14 yaş altı bayan masasının sahibi Selen Sop. 15 oyunda 13.5 puan ile masasında birinci olan Sop “Sıradaki oyuncu gelsin” der gibi 🙂
Bir de kupa töreni var… Gösterişten uzak, yalnızca başarıya odaklı bir yapınız var. Bunu yıllardır değiştirmediniz. Yıllardır eşofmanlarıyla madalyaları bir bir toplayan Barış Esen, takımı şampiyonluğa uzanınca kupa törenine tıraş olarak çıkacak değildi elbette. Bu konu hakkında söylemek istediğiniz bir şey var mı ve törende neler hissettiniz acaba? Bütün zorlukları dinledik sizden. Gelelim şimdi mutluluk tablosuna öyle değil mi?
Servergazi maçını da kazanınca şampiyonluk garantiydi hatta şöyle şeyler düşünüldü: “ulan şampiyonluğu garantiledik yarınki maça da çıkmayalım, kupayı da almayalım.” Ama tabii ki bunlar sadece şakaydı. Menderes Bey bana tıraş olmam gerektiğini söyledi, kupayı kaptan kaldıracak dedi. Ben de emir cümlelerini sevmem. Rica ederseniz daha iyi olur bence dedim. O da ben böyle diyeyim de garanti olsun dedi. İş bu hale gelince zaten tıraş olmayı sevmem ben de tıraş olmadım. Aslında ne yalan söyleyeyim yine de tıraş olacaktım. Fakat tıraş bıçağı bulamadım ve kaldığımız yerde de yoktu, alamadım. Maçtan sonra olurum dedim, maç bitince de şampiyonluk yemeğine gittik sonra da zar zor yetişebildik kupa törenine. Selen Sop?un babası Zafer Bey de bana çok kızdı bu tıraş konusunda(Gülüyor) Kıvanç da payına düşeni aldı ama. O da tıraş olmamıştı.
Tüm bunların yanında bir de şunu söyleyebilirim: biz takım olmayı başardık! Selen’in halası bile satrançtan çok anlamamasına rağmen bizi destekliyordu. Ben ona da teşekkürü borç bilirim.
Ünlü Gürcü WGM Nana Dzagnidze beklentileri boşa çıkarmadı.
Bir Antalyalı olarak bu soruyu size sormak zorundayım. Neden bir Antalya takımıyla şampiyon olamadınız da bu şampiyonluğu biz Antalyalılar olarak Adana’ya kaptırdık. Siz Antalya’nın yetiştirdiği tartışmasız en büyük satranççısınız. İlerde böyle bir projeniz var mı?
Çallı Spor’la üçüncülük yaşadım. Bu sonuçta benim işim ve bu işten para kazanıyorum. Elbette büyüdüğüm şehre de hizmet etmek isterim ancak bu iş için şartların uygun olması gerekli. Yani önce Antalyalılar olarak sizin beni değerlendirmek için bir şeyler yapmanız gerekmiyor mu? Ben çok uzun yıllardır Antalya’dayım ve daha Adana’ya gideli dokuz ay oldu orada şampiyonluk yaşadım. Adana’daki kulüp sahibinin benimle çalışmak gibi bir düşüncesi oluyor da Antalya’da neden insanlar benimle çalışmak için girişimde bulunmuyorlar? Ki Antalya satrancı Adana’dakinden çok daha ileri seviyede. Olaya bir de bu açıdan bakmak lazım. Ben tabii ki isterim Antalya’da çalışmak ve tecrübelerimi de aktarmak, bakın ben kimle çalıştıysam Antalya’da, mutlaka başarılı oldu bunu sizde iyi biliyorsunuz. Benimle ilgili bir düşüncesi olan varsa benimle çalışmak adına Antalya’da, her zaman ilk tercihim Antalya olacaktır!
Röportaj için çok teşekkür ederim Barış Abi! Elbette biliyorum, sizin öğrencilerinizin Antalya’daki ve Türkiye’deki konumu da ortada. Sizinle kısa bir süre çalışanlar bu bilgilerle uzun süre zirvede kalıyorlar. Herkes her şeyin farkında. Size satranç yaşamınızda ve hayatta başarılar dilerim. Bizler hep sizi takip
ediyoruz ve başarınızı istiyoruz.
Ben teşekkür ederim. Sana da çalışmalarında başarılar. www.satrancokulu.com a bu röportaj için ayrıca teşekkür etmem gerekli çünkü kupa tören esnasında ve daha sonra federasyon adına da diğer gazeteler adına da hiçbir gazeteci gelip bize şampiyonlukla ilgili hiçbir şey sormadı.Sadece başkalarının istediklerini yazmakla meşguldüler. Oysa biz şampiyonduk, öncelik bizim olmalıydı. Bu eksikliği giderdiğiniz için tekrardan teşekkürler.
Truva’nın hem gençlerde hem bayanlarda oynayan joker oyuncu 5 kez Türkiye Şampiyonu Betül Cemre Yıldız. 1.e4! hamlesinden sonra keyifle poz vermiş.