2000-2008 yılları arasında Başkanlık görevi yapan ve bir sonraki dönem için de aday olacağını açıklayan Yazıcı, sorulan sorulara ve iddialara cevap vermeye başladı. TSF Forumu’nda gerek muhalefet grupları gerek satrançseverler uzunca süredir yönetime sorular yöneltmekteydi. Bu sorulara toplu olarak cevap verileceğini açıklayan yönetim adına uzun olacağı anlaşılan cevabın ilk bölümü yayınlandı. Haberin devamından okuyabilirsiniz. AŞK
Aşk: Farsça?dan, ?ışk? kökünden gelen bir kelime. Işk, sarmaşık ile de anılıyor. Yani; ?sarmaşık gibi saran?, ?sizi dolayan? demek.
Böyle başladım yanıtlamaya, çünkü en önemli yanıt ?aşk? idi: Bizim aşkımız, satranç aşkımız! Öyle bir yönetim ki bu yönetim; özveri ile, karşılık beklemeksizin, çıkar edinmeksizin, yönettiği spora aşık bir yönetim.
Bu öyle bir yönetim ki, dışarıdan bakıldığında anlaşılması zor bir bağımlılığı var satranca. Bize karşı saldıranlara göre bunca emek, ancak çıkar beklentisiyle verilir.
Neden Başkan gece gündüz satrançla uğraşıyor? Ekibi neden bir kuruş çıkar sağlamadan bu işle uğraşsın? Oysa yanıtı o kadar kolay ki?
Bun kişilerin inanamadığı ?çıkarım? aslında o kadar açık ki?
Bugünkü yönetimimizde yer alanlar, yani bizler, büyük bir bölümü itibarıyla mütevazi gelir düzeyi olan ailelerden gelen ve bu ülkenin en iyi şekilde eğittiği, ülkesini seven, çocuklara karşı sevgisi üst düzeyde, insanlara hizmet etmekten mutlu olan, bu ülkenin kaderini, tıpkı yüce önderimizin yaptığı gibi; değiştirmek, ileriye, çağdaşlığa doğru götürmek için yanıp tutuşan, bunun yanında satranca da âşık olan insanlarız.
Aslında tüm soruların yanıtı olacak, yeni bir soru üretilebilir. Dikkatinize sunuyorum:
Bir olasılık yok mudur, Başkan ve ekibi; namuslu, onurlu, çalışkan, bu ülkeye hizmet etmek için yanıp tutuşan, cansiperane şekilde ailelerinden, maddi kazançlarından özveride bulunarak, satranç sporunu yöneten insanlar olsunlar?
Bu önermeyi kabul ettiğinizde, her soruya yanıt bulmak kolay oluyor. Ben, bu önermenin yanıtının ?evet? olduğunu bilen bir federasyon başkanıyım.
2000-2004 yıllarında maddi varlığımın büyük bir kısmını bu spora başkan olduğum için harcadım. Eşim, inandığım bir şeye hizmet ettiğim, mutlu olduğum için her zaman arkamda oldu. 2004 yılından sonra Federasyonumuzun hiç bitmeyecek yükselişiyle birlikte maddi durumu da güçlenmeye başladı. Bu süreç içerisinde, ciddi bir harcama ya da maliyeti olmadı bana satranç federasyonu başkanlığının.
Peki, neden satrancı seçtik bizler; ben ve ekibim?
Bu dört yıl içinde yaptıklarımızla geldiğimiz konum, benim adıma, çocuklarıma bırakabileceğim en büyük mirastır. Değerli dostlarım, babamın ve annemin bana verdikleri en kıymetli şey; iyi bir eğitimdir. Ben de eşimle birlikte, çocuklarımın iyi yetişmeleri için çalışıyorum. Bunu neden söylüyorum? Asla olayı duygusallık boyutuna çekerek, maddi unsurlar içeren bir konuya romantik bir gerekçe uydurmaya çalıştığımı düşünmeyin. Son derece gerçekçiyim.
Camiamızın kıymetli insanları, dostlarım,
Bakın neler yapmışız ?manevi? olarak? Var mıdır insanın yaşamında böyle benzer bir onur:
? Bir ülkenin sıfırın az üzerinde devir alınan bir federasyonunu, Dünyanın en güçlü federasyonu yapmak
? Dünyanın 150 ülkesinde kardeş düzeyinde saygı ve sevgi gösteren dostları edinmek
? Bu ülkenin en büyük sporu olmak
? Hükümetinin, muhalefetinin, iş dünyasının, velilerinin, annelerin, babaların, basınının ve en önemlisi o çocukların sevgisini, takdirini, övgüsünü kazanmak.
Bu manevi hazzı tatmak, hissetmek keşke her birey için mümkün olabilse.
Mutlaka biliyorsunuz: Şu anda, bu satırları yazdığım sırada, devam eden Avrupa Yaş Grupları Şampiyonası?nda tam 6 sporcumuz başa güreşiyor? Biliyorsunuz ki, bundan 8 yıl önce bir nevi turistik seyahat niteliğinden ileriye geçemiyordu bu tür yarışmalar.
Dünyanın en önde federasyonun başkanı olarak bugün, ülkemi temsilen yürüttüğüm bu görev nedeniyle, Vladimir Putin?den, Rusya eski Devlet Başkanı, ve şu anda Başbakan olan bir kişiden övgü almak nasıl bir his, ne kadar özel biliyor musunuz?
Dostlarım,
Emin olun, tüm bunların verdiği haz, deliler gibi aşık olduğunuz sevgilinizin, size gülümsediği zaman, yüreğinizde uyanan o masum mutluluğa benziyor.
Çocuklarımızın başarılarını gördüğümüz zaman bu mutluluğumuz katmerleşerek artıyor. Emin olun.
En önemli yanıt budur işte.
Yalan yanlış düşünce kurgulayan ve sizlere sunmaktan çekinmeyenlerin, senaryolar yazarak var olmaya çalışanların ve de benim için asıl önemlisi olarak sizlere yani çok kıymetli büyük ailemize belirtmek istediğim şudur:
2004-2008 dönemi yönetimde olan tüm yöneticilerimiz, ekibimiz ve halen bizlerle olan arkadaşlarımız içinde, ?bir tek? kişi haksız yere ?bir? kuruş menfaat sağlamamıştır.
Bu yazıyı okuyan herkese bir mesajım, kötü niyetli olanlara da bir uyarım var: ?Bilmeden uydurmasın kimse?.
HUKUK
Hukuk: Toplumumuzu düzenleyen, belirleyen yasaların bütünü. Hukuk, belirleyici olandır. Hukuk herkes için gerekli olandır. Bir tüzel kişilik olarak federasyonumuzun varoluşu ?hukuk?a dayanır. Daha da ileri götürerek ifade etmek istiyorum: Gününü ?hukuk?tan alır.
Bu federasyon, kimsenin arazisi, tapulu hakkı değildir. Kendi kendini yönetme erkine sahip tüzel bir kişiliktir. Bu hakkı, 7 Mayıs 2004 tarihinde tekrar kazanmış, 1991-2004 yılları arasında buna çok ulvi bir nedenle, Devletin spor olarak satrancı kabul etmesi yüzünden ara verilmiştir.
Türkiye Satranç Federasyonu?nu, kendi başına buyruk ve istediğini yapar serbestîde bir kurum olarak algılamak hata olur. Federasyonumuzun kendi hukukunu, yasaların izin verdiği ölçüde; yaratma, değiştirme ve uygulama erki vardır.
Federasyonumuz, olağan ve olağan dışı nedenlerle, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Yasası hükümlerine uygun olarak denetlenmektedir.
Dolayısıyla, amatör bir ruhla çalışan, ancak kamusal bir otoriteyi kullanması bakımından bu öneme uygun esaslarla denetlenen insanlara ?eleştiri yöneltirken diyemeyeceğim?, adeta saldırırken, bu hususları dikkate almanın gerekliliği her eğitimli bireyin sorumlulukları arasındadır.
Dostlarım,
Yönetim anlayışımızın tümü, yazılı ve yazılı olmayan hukuk kurallarına bağlı olarak ve satranç sporunun gerektirdiği teknik uygulamalar çerçevesinde yürütülmektedir. Federasyonumuzun tüm uygulamaları idare hukuku hükümlerine tabidir.
Milliyet Gazetesi?nde Cengiz Özdemir Keleş?in şah çektiği başlığıyla yazılan haberde, hukuki olarak kişilik haklarıma saldırılar vardır. Federasyonumuz, tahmin edebildiğimiz kişilerce yöneltilmiş olan suçlamalarla ilgili olarak, yasal incelemeler geçirmiştir. Bu kişinin yönetimimize ve bana karşı yaptığı iftira içerikli saldırılar zaten hukuki süreç sonucunda hak ettiği yeri bulacaktır. Kendisine ilişkin olarak açmış bulunduğum hukuk davası, çok yakında neticelenecektir.
Hepimiz biliyoruz: Bu yazının manşete taşınma gayretinin verilmiş olması, yaklaşan seçimdir. Bizi çalışkanlıkta yenemeyen, üretkenlikte yenemeyen, dürüstlükte yenemeyen, ilkeli davranmak konusunda yenemeyen, seçimde yenememiş olan ve de yenemeyecek olan kişiler, mücadele yöntemini ?iftira at, lekele? olarak seçmişlerdir. İftira atarlar, bunu engelleyemeyiz ancak lekesi tutmaz bizde.
Sayın Keleş?in ve yakındaşlarının, ürettikleri iftiralara değil, projeleriyle, yapıcı düşünceleriyle karşımızda olmalarını, ?tam bugün?, ?şu anda?, ?şimdi? Avrupa Şampiyonası?nda altı sporcusu madalyaya yarışan bir federasyonun başkanı olarak isterdim doğrusu.
——
Okunma kolaylığı açısından yanıtlarımızı bölüm bölüm yayınlıyorum. Yarın, ilginç konulara girmeye başlayacağız. Sorulan sorulara yanıtlar gelmeye başlayacak.
Bugünlük bu kadar…