Leko “Satrancın Zidanı olmak isterdim”

Leko “Satrancın Zidanı olmak isterdim”

FM Selim Gürcan Yorum yapılmamış

“Dünya şampiyonlarıyla daha sık oynamam lazım”

Peter kendini dünya satranç hiyerarşisinin neresinde görüyorsun?
Şu anda Kasparov, Anand ve Kramnik açık bir şekilde dünya satrancının en tepe noktasındalar. o­nların arkasından, aralarında benim de en genci olarak dahil olduğum üç dört kişilik grup geliyor. Bu grup içindeki durum ise sabit değil. İçimizden herhangi birisi duruma göre 4. ile 7. sıra arasında yer değiştirebilir. Şu an mümkün olduğunca “şampiyonlar grubu”na yükselmeyi arzuluyorum.

Kasparov, Anand ve Kramnik gibi güçlü olabilmek için ne yapman gerekli?
Şu anda bu üçlü sadece satranç gücü olarak önümde değil. Diğer oyunculardan çok daha fazla tecrübeye sahipler ve de psikolojik üstünlüğe sahipler. Çok sayıda maç ve turnuva oynadıkları için rakiplerini eziyorlar. Hatta biraz abartmak olacaksa da, bu oyuncularla oyundan önce el sıkışmak bile önemli bir tecrübedir.

Demek ki o­nlarla daha çok oynamalısınız…
Tam olarak öyle değil. Anand ve Kramnik ile defalarca oynadım. Kısa vadede bana gerekli olan diğer rakiplerle daha çok parti oynayabilmek. Eğer döner turnuvalarda sürekli olarak aynı oyuncularla oynarsanız, rutin bir oyun anlayışına giriyorsunuz. Süperturnuvalara oyuncular çok iyi bir biçimde hazırlanıyorlar ve sadece Anand ve Kramnik gibi oyuncular nadir galibiyetleri elde ediyorlar. Dolayısıyla sonuçta kişinin motivasyonunu muhafaza etmesi zor oluyor.

21 yaşında olmanıza rağmen, siz zirvedeki kıdemli bir oyuncusunuz. Bu hiç yorucu değil mi?
Şüphesiz zirvede kalabilmek için çok çalışmalı. Şunu da gözönünde bulundurun ki yorucu olan sadece oyun değil çünkü bazen oyun 20 hamlede bitiveriyor. Ama daha yorucu olan turnuva boyunca da devam eden uzun çalışmalar. Zamanla oyun esnasında hiç çözemeyeceğiniz, yeniliklere veya seri hamlelere oyundan önce saatler sürecek çalışmalarla hazırlanabileceğiniz düşüncesi size zulmetmeye başlar. Yine de bu oyunu enteresan hale getirmektedir. 16. kategori turnuvalarda iyi bir teorik yenilik rahat bir galibiyet anlamına gelir ama daha kuvvetli turnuvalarda bu tür birşeyin gerçekleşmesi zordur. Süperturnuvaların zorluğu, rakiplerinizin açılış repertuarlarında gedik bulmanın güçlügünden de gelmektedir.

Sizi daha çok ne cezbediyor: hazırlık ve yeni devam yolları bulmak mı yoksa tüm bunlardan bağımsız olarak rakibinizle mücadele mi?
Mücadeleyi, masa başındaki mücadeleyi seviyorum. Benim problemim tüm kariyerim boyunca ve şimdi hala kendimden daha yaşlı rakiplerle oynamış olmam. o­nlara karşı tüm gücümle oynamaya çalıştım. Ama o­nlar hep daha tecrübeli ve daha hazırlıklıydılar. böyle rakiplere karşı benim yapmam gereken; açılıştan problemsiz olarak çıkmak ve sonra kazanç şansları aramak olmalı.

Günümüzde hızla gelişen açılış teorisinin yanında “Fischer satrancı” önemli bir yer tutmakta. Bu sayede gerçekten satranç oynayabilir ve yaratıcılığınızı en iyi şekilde yansıtabilirsiniz. Şunu da belirtmek önemli ki “Fischer satrancı” satrancın estetik yönünü de öldürmüyor. Örneğin Marshall Atak’ında 20 hamle standart ve büyük olasılıkla 21. hamlede yeni bir hamle olmayacaktır. Oyunu siz oynuyorsunuz ama gerçekte oyun sizin eseriniz değil. Üstelik bu seri hamlelerden ayrılmanız da zor çünkü o zaman büyük riske girmiş olursunuz.

Röportajı Yapan: Kristof Geno 08/2001

Kategoriler
Röportajlar
Bir yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir