Terimleri Türkçeleştirmenin yararları
1) Terimin kolay anlaşılmasını sağlar. Örneğin “pin” yerine “açmaz” veya “zaytnot” yerine “zaman sıkışması” demek anlatımı kolaylaştırır.
2) Dilin korunmasını sağlar. “Andersson Sicilya Defansı’nın Richter Rauzer Varyasyonu’nda yaptığı novalite ile piyon feda etti ve devamında refütasyon gelmeyince elde ettiği kompansasyon ile minörite atak başlattı.” dediğimizde kesinlikle Türkçe için acınacak bir durum olur.
Terimleri Türkçeleştirmenin olası zararları
1) Anlam karışıklıklarına yol açabilir. Yazım dilinde “Devam yolu” ile “Devamyolu” arasında fark vardır. “Gambit” yerine örneğin “Açılış fedası” diye bir terim oluşturursak bu Gambit anlamını vermez. En basitinden Gambit olmayan bir fedayı “Açılış fedası” diye ifade ettiğimizde anlam karmaşası çıkar.
2) Terimin anlamını tam vermeyebilir. Pat teriminin anlamını Türkçe olarak bir kelime ile ifade edemezsiniz. Elbette bir kelime uydurup bunu pata denk tutabilirsiniz ama bu şekilde bir yöntem herhangi bir yarar sağlamayacaktır. Patın yerine başka bir kelime koyarsak anlam karmaşası yaratabilir. Türkçede olmayan bir kelime uydurmak da Türkçeleştirme sayılmayacaktır.
3) Satrancın içindeki terimler satrancın ne kadar karışık olduğunu gösterir. Her toplumun kabul ettiği terimler satrancı hem daha değerli hem de gizemli kılmaktadır. Aşırıya gitmeden muhafaza edilen zugzuvang, desperado, gambit, pat, fiyançetto gibi terimler satrançsevere öğrenme hevesi de verir.
Ne tür terimler Türkçeleştirilmiştir
1) Basit anlamı olan terimler. Açılış, oyunortası, oyunsonu, savunma, saldırı, feda gibi pek çok terim her dile kolaylıkla çevrilmiştir. Bu çeviriler öyle oturmuştur ki neredeyse bunların terim olduklarının bile farkında olmayız.
2) Şiş, açmaz, çatal, çifte tehdit gibi birebir çeviriler satranç toplumunun onayını hemen almıştır.
3) Birebir çevirinin Türkçe olarak tam anlam verilmediği durumlarda terim için yeni kelimeler kullanılmıştır. Latin dillerinde “Varyant” değişim, farklılaşma gibi anlamlar verirken terime alışık olmayan kişi için anlamlı olmayabilir. Çok isabetli olarak yerine kullanılan “Devamyolu” anlamı daha iyi vermektedir. “Piece” kelimesi yerine parça değil de “Taş” denmesi tam çeviri olmamasına rağmen daha uygundur. “Figür” yerine kullanılan “Alet” kelimesi normalde kulak tırmalamalı ama yine oturmuş ve anlamı veren bir çeviridir.
Bazı Türkçe terim ve isimlendirmelerin gariplikleri
Piyon
Dilimize Fransızcadan (pion) geçen bir kelime. Oysa piyade ve er gibi dilimize daha uygun kelimeler aslında çok doğal ve yeni başlayanlar tarafından benimsenmesi kolaydır. Farsçada ve Azericede piyade olarak kullanılmaktayken Türkçede “piyon”un tercih edilmesi oldukça şaşırtıcı. Alternatif olarak “er” de bize ait olabilecek bir isimlendirmedir. Satranç Okulu’nun bazı yazılarında ve bazı eğitim cdlerinde “er” kullanılmıştır. Bazı çeviri kitaplarda da er tercih edilmiştir. Bununla beraber TSF’nin desteklediği kaynaklarda bu konuda hassasiyet gösterilmemesi sonucunda maalesef Kale, At, Fil, Vezir, Şah gibi kültürümüze ait isimlerin yanında Piyon garabeti bulunmaktadır. Piyon kelimesini öğrenmek elbette büyük bir zorluk değildir ama bir antrenör piyonların aslında bir kara birliği olan piyade olduğunu anlatsa ve şah kanadında yapılan bir piyon hücumunu piyade hücumu olarak gösterse ve önden gelen bir piyade hücumundan sonra ağır aletlerin (silahların) devreye gireceğini söylese anlatımın çok daha heyecan verici ve akılda kalıcı olacağını düşünüyoruz. Genel kültür olarak “Paytak”ın da hala sözlüklerde satrançtaki piyade taşı olarak geçtiğini hatırlatalım.
Konumsal satranç
Biraz satranç kitabı okumuş olanlar “Konumsal satranç” ne anlama gelir bilir. “Positional chess” in çevirisidir elbet. Bununla beraber kelime anlamı ile “Konumsal satranç” aslında tamamıyla yetersiz. Konum kelimesi koordinatla, bulunduğunuz yer ile ilgilidir. Doğru karşılık “Durumsal satranç”tır. Ümit Ünkan yazdığı ve çevirdiği kitaplarda “Durumsal satranç” ifadesini kullandı ama nedense “Konumsal satranç” dilimize oturdu.
Şah çekmek
Bu terim yüzünden “şah çekilmiş şah” veya “şah tehdidi altındaki şah” gibi kulak tırmalayan cümleler oluşmakta. Bunu düzeltmek için “tehdit altındaki şah” diye kısaltırsak da şaha rakip bir taş tarafından ateş mi edilmiş yoksa şah genel olarak tehlike altında mı anlamakta zorluk çekiyoruz. Daha önce özellikle Selim Palavan tarafından “şah çekiş” için “kiş” kelimesi kullanılmıştı. Sonra nedense tercih edilmedi.