Anılar – 11

Anılar – 11

FM Selim Gürcan Yorum yapılmamış

Şu bir gerçek ki bizim zamanımızda satranç oynamak gerçekten de çok zordu. Düşünsenize kitap yok, çalıştırıcı yok, yurt içinde sizi zorlayacak oyuncu çok az, ülke dışında turnuvalar çok az ve de gidebilmek için para yok. Kala kala bizlere Balkaniyad , zonal , olimpiyatlara hak elde edersen katılabilme ancak o da maddiyat ile sınırlı. SSC Birliği henüz dağılmamış o satranç ekolü tüm katılığı ile kendini göstermekte Ruslar, Macarlar ve Slav ülkeleri çok kuvvetliler. Balkanlarda turnuvaya katıldığımızda bizleri gerçekten bir puan cepte olarak gören GM ler. Biz de takım halinde turnuvaya katıldığımızda (Balkaniyad) artık yavaş yavaş birbirimizi tanımıştık. Tabiki onlar kendi aralarında Rus dilini konuşup anlaşıyorlardı. Bizler hep Fransız kalıyorduk. Ben de o zamanlar Bulgarca, Rusça, Yugoslavca, Romence karışımı ama hiç manası olmayan kelimeleri yan yana getirip bizimkilerle konuşuyor onlarda kulak misafiri oluyor ama hiçbir şey anlamıyorlar ve merak ediyorlardı. Yani olmayan yeni bir dil uydurmuştum. Bülent abinin (Bülent Pekand) yanına gidip “Ne mej medro , ej bedre,nemasivera sukorov…” gibi şeyler söyleyip sözüm ona konuşuyorduk. Onlar dinliyor, anlamaya çalışıyor ama nafile. Bülent abi şu an bile beni telefonla aradığında “Ej Bedre” der. Hala unutamıyor. Yurt dışında her turnuva benim için zordu ama bir o kadar da zevkliydi. Aslında o kurtların içine girmek akıl kârı olmasa gerek. Kim bilir belki de yaş guruplarının oluşmasının sebeplerinden biri de budur. Zonal turnuvası gene. Zannederim Selanik idi. Zonal’ler zaten kuvvetli bir de adamlar çok daha hırslı oynuyorlar ki ucunda interzonal var. Kısacası Dünya seçmeleri ayağı. Evet Selanik Zonal ‘in de ilk üç tur benim için çok kötüydü. Tabiki benim için. Rakiplere sorsan normal sonuç aslında haklılar da. Zannederim üç maçta yarım puanım vardı ve ertesi gün Velimiroviç ile üstelik siyah taşlarla oynayacağım ancak adamlarda renk körlüğü var siyah beyaz fark etmiyor ki. O akşam yemekteyiz zaten son maçımı da kaybetmişim moral sıfırlarda ama yemek bitimi Johan Arbil ile otele yürürken ben “Yarın Velimiroviç yeneceğim diye naralar atıyorum ” Johan da zavallı beni teselli ediyor. Feri onlar çok kuvvetliler, üzülme diyordu. Bu arada belirtmeliyim ki Velimiroviç Yugoslavların Tal’i olarak tanınıyordu. Sicilya açılışında kendi adındaki devam yolunu hepiniz bilirsiniz. Notasyon kağıdında öbür tarafa geçmek bile (21.hamle) zordu rakipleri için. Gece otel odasında Veli’ye hazırlanıyorum.e4 oynayacağı kesin zaten acayip taktik oyuncu feda yapmadan duramayan bir anlayış. Açtım elimde olan informatoru geciktirilmiş d5 hazırlayacağım aklım sıra. O kadar çok parti baktım ki saat de baya geç oldu ve yattım. Ertesi gün geldi çattı ama hâlâ garip bir şekilde içimde kazanma arzusu var Velimiroviç’e. Masaya oturduk el sıkıştık rakibimin eli kesin ıslanmıştır yani o kadar heyecan var bende. Daha adam ilk hamlesini yapmadan anladı kazanacağını. Öyle bir tecrübe ki leb demeden çorum hesabı. Büyü bir rahatlıkla e4 hamlesini yaptı. Buraya kadar her şey çok güzeldi tam düşündüğüm gibi oynamıştı yani ilk hamlesini doğru tahmin etmiş ve rahatlamıştım. Bu yazdığım size çok saçma gelebilir ama bu gibi çok kuvvetli oyuncular biz zayıflara karşı e4 yerine c4, d4, Af3 gibi hamlelerle başlar ve ağır pozisyonel olarak oynarlar ve hata yapmamızı beklerler ve mutlu sona ulaşırlardı. Ama bizim Veli beni gözüne kestirmiş ki e4 oynayarak parlak bir şekilde kazanacağına inanmıştı.
Evet maç başlamış ve hamle bende zaten daha 1. hamle biraz düşünür gibi yapıp (hangi açılışı tercih edeceğimi sanki masada karar veriyormuşum gibi) c5 imi oynadım.

Az önce Vedat Ali Aksu beyefendi maçı yolladı süper oldu. Kendisine teşekkür ederim. Kavala- zonal 1985’miş. Velinin reyting 2500 benimki de 2295. Neyse zannederim maça bakmışsınızdır. Şimdi sizlere neden d5 gibi bir varyant tercih ettiğimi anlatacağım. Ancak devamı yarına kalsın geç oldu…

Evet tekrar merhaba. Velimiroviç maçında kalmıştık.
Zaten link paylaşılmış ve maç ortada. Ancak unutmayalım ki yaşanan her olguyu döneminde düşünmek gerek. Söylemek istediğim şey; oynanan bu oyun, seçilen bu açılış, turnuvada üst düzey oyunculardaki kazanma hırsı, ucunda interzonal olması ve GM’lerin zayıf oyunculara karşı kesinlikle kazanma istekleri vb. gibi o kadar çok etken var ki bu da beni başka mecralara yönlendirdi. Şöyle ki; Veli gibi bir üst düzey, benim gibi oyuncuları yenmek zorunda. Bunu ben çok iyi biliyorum. O zaten buna inanmış. İkincisi, rakibim daima atak oynayan bir kişi ve kesinlikle inisiyatifi elinde bulundurmak ister, dahası psikolojik olarak hemen sonuca gidemez ise oyun disiplinini çabuk kaybeder. Bu bilgileri gerek Balkaniyad, gerek eskiden katıldığım Zonal’ler ve gerekse informatordan baktığım ve psikolojisini analiz edebildiğim kadar bilmekteyim. Yani bu oyunumda reel satranç ikinci planda. Ben oyun planımı psikolojik olarak yapmaya çalışmıştım. Düşünün bir ker ben yani rakibime normal hamlelerle devam etsem 10. ..e6 yerine d6 veya Ad4 sonrasında d6 gibi … Allah bilir kaç kere oynamıştır mantığı ile 10. … e6 oynadım…

11.Adb5 tabiki oynanması gereken bir hamle xd6 bunu artık yeni başlayanlar dahi bilir. Sonrasında d5 ile net Er kaybı. Ancak materyal olarak kim önde tabiki Velimiroviç. Bu onun tabiatına aykırı. Ancak sizler sakın benim gibi düşünüp oynamayın.. Olay şu anda çok farklı boyutta .
20. hamlede Vd2 yapınca sinirlenmiş olduğunu anlayıp inanın ümitlenmeye başladım. ÇÜNKÜ… Bu çünkü lafı çok önemli bence. Bizim zamanımızda tecrübe olarak çok üstün oyuncular vardı. Bunların başında Nevzat Süer gelirdi. Ben ve benim gibi yeteneğine inandığı kişilere ders verirdi ancak tabiki hiç bir ücret almak aklına bile gelmezdi.
Tamam benim zamanımda kitap vs. yoktu ama Nevzat Süer, Mübin Boysan, Demir Büyüközkaya, Musa Tebi, Cavit Uzman ve Ateş Ülker vardı. Yani bu kişilikler bildiklerini karşılıksız paylaşan çok değerli şahsiyetlerdi. Ve de bildiklerini çok iyi bilirlerdi. ÇAKMA DEĞİLDİLER. Zaten o zamanlar öyle bir oldu da yoktu.
İYİKİ BİR MAÇ KAZANMIŞSIN SONUNU GETİREMEDİN…. Diyenlere.. haklısınız ……………..

Maçın 20. hamlesinde kalmış ve ÇÜNKÜ demiştim…

Sebebi de az önce sözünü ettiğim hocalarımdan bir şeyler öğrenmiştim. …Ki o somut öğrenimim “taş istenirken ,taş istenmez” idi..

Bunun gibi sağmayacağım “ALTIN KURALLARIM VAR”.. Yeri gelirse değinirim.
Sıkılmayın sonuna geliyorsunuz…

Evet daha sonra yani 21. hamleden sonra 22. hamlede hâlâ Vd4 oynayarak kendine sonsuz güven … üstelik rakip zayıf… ama bilemediği şey taş istenirken taş isteme.. 22. … Vg5 sonrası tamamen psikolojik felaket. Biliyorum ki kendi kendini yiyor. Kim açarak benden benim gibi oyuncudan mat isteyebilir…O vezir oraya nasıl geldi…. gibi… Ve neticede o sinir ile 23.f4…..
Kale oyun sonu ancak bir kale eksik…
Kendisini masadan terk etmesi için arkadaşları omzuna vurarak “haydi Dr.” diye toplamışlardı..

Tesadüflere tesadüfen tesadüf edilmez..

Anahtar Kelimeler
Feridun Öney
Bir yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir