Takip eden sevgili dostlar şu an neler düşünüyorsunuz bilemem ama inanınki o zamanlarda satranç oynamak tabiki uluslararası arenada çok zordu. Düşünün ilk önce turnuvaya katılabilmeniz için para lazımdı. Önceleri Türk parasının satın alma gücü fena değildi ancak yıllar ilerledikçe turnuvalara katılımım da zora giriyordu. Henüz lise talebesiyim ve de satrançtan gençler birinciliklerinde para kazanma mevhumu yoktu kısaca maddi ödül söz konusu değildi.1974 senesinde Groningen’den evvel 1973 senesinde İngiltere’de Dünya gençlere katılmıştım. Babam Allah ömür versin ist-londra-ist uçak biletimi almış ve de cebime 20 pound gibi çok iyi parada vermişti. Yeme, içme ve cep harçlığını zaten turnuva karşılıyordu. Turnuvaya gitmeden önce Musa Tebi bana turnuvanın yapıldığı yere nasıl gideceğimi detaylı olarak yazarak anlatmıştı. Benim yaş o zaman 17 daha sonra da Sami Büyükgökcesu da bana katılmıştı. Londra’da uçaktan inince neler yapacağım en kuzeydeki Teesside ye nasıl gideceğimi rahmetle andığım Musa Bey bana adeta ezberletmişti. Komik ama gerçek Londra’ya iner inmez havalimanı otobüsüyle king’s gross tren istasyonuna hemen gidebilmiştim. Komik olan ise oradan yolu sormamdı. Yaşlı bir beye İngilizce biliyormuşsun diye sormuştum daha sonra konuya girecektim elimdeki notlara bakarak. Adamcağız gülerek elimdeki kâğıdı alıp beni trene bindirmişti… Bende yabancı dil o zamanlar Türkçe idi. Neyse gelelim Groningen serüvenlerime.
Yıl 1974 km ile İstanbul’dan Amsterdam’a oradan da Tren ile en kuzeye Groningen’e… Bunu üç kez yaşadım. Son gidişimde artık belediye otobüslerini tercih ediyordum şehir içlerinde.
İlk gidişimde uçaktan indikten sonra tren biletimi almış bekliyordum. Biletin üzerinde 14.00 yazıyordu. Ben onu trenin kalkış saati zannedip saatin 14.00 olmasını beklerken ne zaman sonra biletin ücreti 14.00 gulden olduğunu anlamıştım. Groningen’deki turnuva aralık ayında başlar ve ocak ayında biterdi yani yılbaşını üç kez orada geçirmiştim kadar soğuk olurdu ki otelin önündeki gölet buz tutardı. Başka deyişle otelden dışarı çıkmak imkânsız gibiydi. Zaten de çıkmazdım otelden. İlk gidişimdeki oda arkadaşım Karl heiz podzienly sonra iki kez Ftacnik olmuştu. Podzienly zaten Bremen’de yaşıysan bir almandı onunla yılbaşlarında Bremen’e giderdik. İlginçtir Ftacnik ile iki kez karşılaştım. Aynı odayı paylaşıyorduk.75 de ben kazandım 76 da o kazanmıştı. Onun kazandığı maç ajurne olmuştu sabah erteleme maçımız var maçını analiz etmesi lazım ancak odada ben de varım o da çareyi yorganın içine girerek fener tutarak analiz etmekte bulmuştu. Babası tarih Prof.dü. Kendisi de iyi derece İngilizce konuşurdu zamanlar tüm katılanlar 7 tur İsviçre sisteminden sonra onarlık gruplara ayrılırlardı puanlarına göre. A-B-C-D-E grupları gibi. Benim eni iyi derecem B grubunda 3. olmamdı. Boş günlerde isteyen yarışmacılar yani bizler küçük çocuklara onarlı olarak simultane verip ekstra para kazanırdık. Ben dört kez vermiştim. İkinci gidişimde son turda Fransız Mainsonn ile oynuyoruz durum berabere. At finali 4 e 3. üstelik 4 olan kendisi. İkimizde zorluyoruz kazanmak için önce sabaha ertelendi sonra bir daha ertelendi ancak ben o erteleme maçımı oynarsam Amsterdam’daki uçağa yetişmem imkânsız. Groningen nere Amsterdam nere. Ama tabiki oynayıp kaybettim. Nasıl yetiştim biliyor musunuz uçağa… Groningen’de amatör planörcüler sağolsun. Planörle direkt Amsterdam havalimanına gittim… Bunun detayları mavi kalede yazılı…