Sene 1978 Portekiz’de Zonal turnuva var. Zonal=Dünya birinciliği seçme bölgesel turnuvaları. Ben o sene konservatuvar sınavlarına girip neticeyi bilmeden Portekiz’e gitmiştim ve turnuva 1.5 ay sürmüştü. 22 kişi döner turnuva. Konservatuvarı kazandığımı dönünce öğrenmiş ve okuluma 45 gün geç başlamıştım… Evet, İstanbul Lizbon ve oradan da faro… Belki inanmayacaksınız ama beş uçak değiştirip gidebilmiştik Faro ya Turhan YILMAZ ile… Bizim zonda Yugoslavlar İtalyanlar… Ve şimdi tam olarak hatırlayamadığım çok kuvvetli oyuncular vardı. Balkaniyatlardan tüm yugoları tanıyordum. Luboyeviç, Knezeviç, Matuloviç ve iki gm daha vardı. Tabiki sadece bunlar Yugoslav. Evet, raykoviç ve velimiroviç. İdi unuttuğum Yugo GM lar… İlk turda bana Luboyeviç çıkmıştı. O beyazdı. 1.e4 Af6 2.e5 Ad5 3. b3 oynamış ve beni feci şekilde mat etmişti. İlk turdan sonra toplantı yapılmış ve turnuvanın döner sistem olmaması istenmişti. Özellikle yugolar istemiyorlardı uzun olmasını oylama yapılmıştı ben de olmasın diye oy vermiştim. Şayet kabul olsaydı ilk tur iptal edilecekti benim de canıma minnet ancak olmadı ve 22 veya 24 oyuncu lig usulü oynandı turnuva… O kadar uzun maratona üç gün de boş gün eklenince siz düşünün milletin halini. Otel çok büyük ve lüks idi. Öğleki her oyuncuya özel kocaman odalar tahsis edilmişti çünkü ölü mevsim olup otelde sadece oyuncular ve garsonlar vardı. Turnuva ilerledikçe kişiler de guruplara ayrılmıştı. Akşamları 5 Yugo ve ben bir odada toplanıp 4 kişi briç geri kalan iki kişi de yıldırım oynardık. O zamanlar içki kullanmayan yok gibiydi. Biz de yani altımız hem briçi hem de yıldırımı şarabına oynar vakit geçirirdik. Turnuvada ilk altıya giren oyuncular interzonal hakkını elde ederlerdi… Ben hayatımda ilk kez gerçek tekila ile orada tanışmış ve iyi arkadaş olmuştum. Şişesi zannederim 5-6 esküdo idi… Böceği bile vardı altında… Zaten yugolar beni aralarına bu yüzden almışlardı…
Turun birinde Knezeviç ile oynuyorum zannederim fil finali eşit piyonlar aynı renkli filler ancak ilginç bir şekilde adam siyah şahıyla gelip benim a4 erimi alıyor ve çare bulamıyorum ve gizli hamle yapıp oyun ajurne olacak. Düşünüp düşünüp ama gerçekten kafa patlatıp hamlemi yaptım ve zarfa koydum. Çok da az vaktim vardı. Düşünüp bir şey bulamamıştım ancak adam gelip a4 erimi alacak ya ben de gizli hamle olarak a5 sürmüştüm. Onun eri a6 da ve siyah filler var bari öyle kaybedeyim kaybedeceksem demiştim. Akşam yemekten sonra rutin olarak gene briç ve yıldırım devam tabiki. Ben Knezeviç ile yıldırım oynarken “Öney terk et de sabah ikimiz de kalkmayalım bak a5 den gelip a4 ü alıyorum” demez mi… Ama benimki artık a5 e sürülmüştü ya .. Neyse sabah oldu bizimki zarf açılınca a5 hamlemi görünce iki kez baktı yazılı olan hamleye ve başladı düşünmeye ve bir hamle yapıp remi teklif etti.. Daha sonra çok analiz ettiler meyerse benim o hamle eşitliği sağlayan tek hamleymiş.. Hissi kablel vukuu…
Çok ilginç maçlarım olmuştu o turnuvada. Bir başkası da İtalyan GM Mariyotti ile olandı. Artık son turlar İtalyan da ilk altıya oynuyor çok beyefendi biri. O zamanlar Banka idi. Roma’nın genel müdürü. Ben siyahlarla iğrenç bir sah hind oynuyorum neredeyse bütün taşlarım sekizde gibi. Vezir kanadını da bloke etmiş rahatça şah kanadından atak yapmaya başlayacak yani çaresiz dertler… Aniden elektrikler kesildi ve hakemler saatleri durdurdu. Mariyotti espriyi patlattı. Senin için fark etmez zaten her yer senin için sim siyah. Tüm taşlarım geride ya… Ama ben de çok bozuldum. Kara kara düşünmeye başladım beklersem zaten kaybedecektim. Onda piyonlar klasik c4.d5.e4. b5 a4 şah kanadından saldıracak. Benim atlar e8 e7 Vc7 falan yani geberik bir konum. Ne oynadım biliyor musunuz? Ae7-c6 dc6 yaptı hemen ben de d5 sürdüm o kadar çabuk oynadık bir şekilde iki file vezir kaldık vezir benim bu arada…Çıkmayan canda ümit vardır hesabı oyun iki kez ajurne oldu. Yugolar kazanmam için beşi de benim odada hep analizde. Adamın a geçeri olmasa kazanacağım ama ancak berabere artık. Son sabah ajürnesi var berabere diye yugolar üzgün bir şekilde odamdan ayrıldılar ben de yattım zaten saat olmuş gece yarısı. Ben de uyuduydum. Gecenin bir saatinde kapım çalıyor gittim kapıyı açtım karşımda Raykoviç. “Öney sana kazanç buldum bak böyle oynarsan kesin kazanırsın” la geldi… Biz de o saatte yeniden analize başladık. Adam haklı gibi geliyordu bana da. Tabiki yeni analiz yeni şarap demekti biz ikimiz analiz yaparken benim aklıma Luboya sormak geldi ne de olsa ona yarayacaktı kazancım. Ancak berabere de olsa ona yarayabilirdi ama zayıf ihtimaldi yarayabilmesi. Kısaca hepsi gene odamdaydı ve Raykoviç’ in dediği gibi oynamamı rica ettiler. Ne de olsa coğrafya olarak komşuyduk. Hiç içime sinmesede istenildiği gibi oynayıp kaybettim. Ama Mariyotti çok güzel bir devam yolu bularak tüm Yugoslavları refüte etti. Bizim 5 GM de bana karşı çok mahcup olmuşlardı ama bana hep şarap ikram ederek bunu izale etmeye çalışmışlardı… O turnuvadan edindiğim tecrübe muhteşemdi. İnanın reyting olarak 2300 ‘leri geçmiştim ama o zamanlar elo enflasyonu yoktu şu an olduğu gibi. Az ve öz turnuvalar vardı…