Sene 1976 benim için önemli idi çünkü Türkiye Birincisi olmuştum yirmi yaşımda. Babaların katıldığı bir turnuvaydı. Anlatmak istediğim olay trajik komik. Ben birinci olduktan sonra Cumhuriyet gazetesinden söyleşiye çağırdılar beni. Soyadı İstanbulluoğlu olan bir muhabir benimle röportaj yaptı bir şeyler sordu konuştuk falan ertesi gün kocaman sayfa ayırmışlar başlık şöyleydi. “Şampiyon olacağımı rüyamda görmüştüm” İnanın böyle bir konuşma dahi geçmemişti aramızda. Neyse o yazının çıktığı ertesi gün hiç yapmadığım bireyi yaptım ve kendimi ödüllendirmek adına Büyük Adaya gittim. Amacım sadece değişiklik idi. Adada dolaştıktan sonra dönüş biletimi alıp vapur beklemeye başladım ancak hava yağmurlu olduğundan iskelenin karşısındaki kahveye sığındım. Bir de baktım ki bazı kişiler satranç oynuyorlar. Yanlarına oturup çayımı içerken ara sıra da oyuna karışıp iyi hamleleri söylüyordum ancak benden yaş olarak çok büyüklerdi ve beni hep karışma diye tersliyorlardı. Ben de kendimi tutup karışmama kararı almışken o kadar güzel bir hamle vardık onu söyledim ve hep kazanan kişi yerinden kalkıp çok biliyorsan geç karşıma dedi. Oynamaya başladık ama bana göre zayıftı. Kaybedenler yârlerini diğerlerine bırakıyor ve bizim vapurda hep kaçıyordu. Neyse en sonunda baktılar olmayacak adanın en iyisini evden çağırdılar ancak o da kaybedince son çare olarak bana dediler ki bu kadar böbürlenme bir oyuncu vaki ondan berabere bile alamazsın. “Keşke Feridun Öney’ i çağırabilseydik”… Ben de dedim ki “o benim işte”… Bu sözümün üstüne bana küfür ederek kahveden kovdular daha doğrusu zor kaçmıştım…
Nasıl bir anı sizce.