Şimdi, şunu da söyleyeyim; Deniz Lisesi’ndeyken güreşte -ki elli iki kiloyum o zamanlar-, üç sene grekoromen birincisi oldum. Masa tenisinde ise, Tuncer Taşman ve Ünal Arda’yla birinciliği paylaşıyorduk; ismini anımsayamadığım çok iyi oynayan arkadaşlarımız da vardı. Üç sene boyunca ilk üç değişti ama satrançta hep birinciydim.
Yine o günlere dönmüşken masa tenisiyle ilgili bir anımı anlatayım. Erhan Bey diye bir asteğmen geldi, muvazzaf değil, Ankarada masa tenisi şampiyonuymuş. Biz de güya iyiyiz diye başladık oynamaya. Her birimizi yirmi bire altı, yirmi bire yedi eziyor. Bir servis atışı var, karşılarken böyle vuruyorsun top dışarıya, şöyle vuruyorsun top dışarıya… servisle bizi yendi. Masa tenisinde böyle bir anımız var…