Genç çağdayken Almanların meşhur “Şah Eko” (Satrançtan Yankılar) isimli dergilerini takip ediyorum. Orada bir açılış gördüm, açılışı da bana hatırlatın birgün yapalım. Bir Güney Afrikalı satranççı tarafından bulunmuş, teoride “kanal varyantı” olarak geçen varyant yedinci hamlede tamamlanıyor, fakat revaçta değil. “Şah Eko” dergisindeyse, bir Alman bunu yedinci hamle yerine altıncı hamlede yapıyor.
66 Havana olimpiyatlarına Milli takım gidecek. Ben de takımımın iyi sonuç almması için çırpınıyorum, şunları çalışın diyorum. O arada mecmuada gördüğüm Kanal hamlesini altıncı hamlede yapmış Alman, güzel kazanmış, bunu rahmetli ustamız Nevzat’a söylüyorum. Nevzat bir kahkaha atarak: Demirciğim diyor, Yedinci hamlede olmayan altıncı hamlede olur mu Allahaşkına? Karşı taraf çok yanlış oynamış ondan diyor. Bunlar Havana’ya gidiyorlar; rahmetli Seracettin Biryol, rahmetli Prof. Akdoğan Erözbek, Nevzet Süer, Coşkun Külür, İlhan Onat. Takım bu.
Nevzat’ın karşısına İspanyol oyuncu geliyor ve altıncı hamlede kanal hamlesini patlatıyor. Nevzat Süer maçı felaket kaybediyor. Dernekteyiz, olimpiyat takımı dönmüş, ben biriyle satranç oynuyorum. Coşkun Güvener geliyor ve olayı bana anlatırken Nevzat Süer’de içeriye giriyor.Çoşkun’un bunu anlattığını anlayıp Senin yüzünden kaybettim diyor. Psikolojik baskı oldu, ben de bu yüzden kaybettim. Yapma dedim “Allahaşkına, çalışsaydın takır takır yenecektin.
Ben bu açılışı önüme gelene öğretiyorum. (Biliyoruz, o zamanlar iki buçuk lirasına, beş lirasına oynuyorlar. Ben hayatımda hiç oynamadım. Çayına, kahvesine dahi oynamadım, oynamam. Ben ısmarlarım, rakibe teklif ederim… İstediğiniz kadar buyrun ısmarlıyayım, prensip olarak parasına oynamam. Ben arkadaşıma gösteriyorum, o da başkalarına göstersin.)