Ama onun da pozisyonel oyunu cok iyi degilmis baksana, rovans macinda Botvinnik perisan etmis adami. Hayir efendim, sen oyle san, Tal’in sagligi perisan haldeymis rovans maci sirasinda, bobrekleri mahvolmus durumdaymis, hastaneden cikip geliyormus maclara.
Ah tabii, bir de Petrosyan var. Kolay kolay hic mac kaybetmezmis adam, onceligi hep savunmaya verirmis, pozisyonunda hic zayiflik olmazmis, her seyi saglama alip oyun sonunda kazanirmis. O zamana kadar da hep minik minik manevralar yapar, rakibin pozisyonunu zayiflatirmis.
Bir gun Hoca telefon etti. Ankara Sampiyonasi varmis, elemeleri de coktan bitmis, final duzenlenecekmis, cocuk dogrudan finale katilmak ister miymis. Cocuk tabii ki isterdi. Merak etme, ben diger hakemleri ikna ederim, yalniz bak sana guveniyorum, tutup da sonuncu falan olmazsin, di mi? Cocuk olmam dedi.
Cocuk sampiyonaya katildi. Sampiyona 9 tur isvicre sistemiydi, yani herkes toplam dokuz mac yapiyordu, her turda puan siralamasi yapiliyor, herkes kendi puaninda biriyle eslestiriliyordu.
Cocuk dokuz macinin dokuzunu da kaybetti. Ilk maci kaybedince dogal karsiladi, ikinci maci kaybedince (unlu bir oyuncuya karsi kazanc durumu elde etmisti, olmayacak bir hatayla kaybetmisti) cok uzuldu, ucuncu maci kaybedince agladi. Dorduncu mactan sonra annesi her mactan sonra aglayacaksan oynamana izin vermeyecegim, besbelli senin seviyenin yukarisindaymis bu turnuva dedi. Cocuk sonraki maclarini aglamadan kaybetti.
Hoca bir yil kadar federasyon baskanligi yapip sonra istifa etti, gercekten emekli oldu. Federasyon baskanligina satranccilikla bir ilgisi olmayan, ama kamuoyunda beyin, zeka, teknoloji gibi konularda imaj yapmis ve politik baglari guclu yine Ankara’li birisi getirildi. Eski Istanbullu federasyon baskani kendisini Bric federasyonu baskanligi ile oyaladi. Hoca da hala arada dernege gelip gider. Oldukca yaslandi, yasliligi terbiyesiz fikralar anlatmasina engel olmuyor, yirmi yil once bir kere katildigi satranc olimpiyatindaki anilarini anlatmayi da bir turlu bitiremedi. Arada bir hafta sonu turnuvalarina girdigi bile olur, bir de acilislara, torenlere onur baskani sifatiyla katilmaya devam eder.
Capablanca hayati boyunca alti yuze yakin mac oynamis, sadece 36’sini kaybetmis. Hem de oynadigi insanlar oyle amator satranc heveslileri degil, hayatini satranca adamis insanlar, dunya capinda isimler. Cocuk Amerikan Kulturde katildigi birkac turnuva, bir de ustune Ankara Sampiyonasi felaketini ekle, 36 hakkini simdiden doldurmus durumdaydi. onlar buyuk, ben de onlarin yasina gelince yenerim demek teselli degil, tum dunya sampiyonlarinin genc yasta da cok iyi oyuncular olduklari bilinen bir gercek. Fischer 28 yasinda sampiyon olmus mesela, topu topu on bes yil sonrasi. Cocuk daha cok calismali. Cocuk calisti. Her gun bir saat erken kalkip satranc calisti. Okulda teneffuslerde satranc calisti. Bulabildigi seviyesinin ustundeki tek tuk kaynaklari icine sindire sindire ogrenebildi mi, yoksa bir kismini ustunden tekrar tekrar gece gece ezberledi mi, can sikici yerlerde pozisyonu dusunmeyi birakip kimi nasil yeneceginin hayaline mi daldi, tartisma goturur.
Oolum, Askin seni havada karada yener. Yok canim! Heralde, ne sandin? Askin G subesinin birincisiydi. Buyukler bir yere kadar, ama kendi yasindaki birisinin de ondan iyi olabilecegini cocugun kabullenebilmesi cok zordu. Askin biraz kisa boylu, sevimli yuzlu bir cocuktu. Cocuk Askin’i gayri resmi orta birler arasi unvan macina davet etti, bir hafta boyunca ogle tatillerinde mac yaptilar. Cocuk 4-0 kazandi, ama galiba dort macta da Askin iyi durum elde etmisti. Pozisyonel oyunu gayet iyiymis, biraz taktigi zayif o kadar.
Cocuk o yil ortaokullar arasi Turkiye Birinciliginin finaline katildi, ucunculugu paylasti. Oglum, el tokadi yemeyen kendi yumrugunu balyoz sanirmis, bu is boyle, calis, sen birinci ol seneye istiyorsan. Babasi cocugu boyle teselli etti.
O yil birinci olan cocuk Edirne’den gelmisti, orta ucteydi. Tum maclarini kazanmisti. Edirne’li cocuk ondan sonra bir daha hic bir satranc turnuvasina katilmadi. Fakir bir aileden geliyormus, astimi yuzunden bir kac yil liseye de ara vermek zorunda kalmis. Sonunda liseyi bitirebildiginde universite sinavinda Turkiye birincisi olarak Bilkent Elektronige girecek, ertesi yil ise bir kez daha universite sinavina girip bu sefer Turkce-Matematik puaninda Turkiye birincisi olarak Bilkent Isletmede okumaya baslayacakti. Satranc camiasinda adi hic duyulmayacak, ama dersaneler ve universite sinavina hazirlanan gencler arasinda kendi capinda boyle bir efsane olacakti iste.
Cocuk orta ogrenimi boyunca iki kere daha katildi okullar arasi satranc yarismalarina. Ertesi yil, okul elemesinde Askin’la finalde berabere kaldi, kura cektiler, Askin cikti, Turkiye birincisi oldu. Lise birde son macini kaybedip ucuncu olabildi. Lise ikide birinci oldu. Lise ucte ne isim var boyle zayif turnuvada dedi, katilmadi!