Anderssen’in 1858 yılında Paris’te Morphy’ye yenilgisiyle Avrupa satranç çevreleri büyük bir şok yaşamıştı. Yedi galibiyet üzerinden oynanan oyunun sonucu -7 +2 = 2 idi. Buna rağmen Anderssen yüksek oyun anlayışını 1862 Londra turnuvasındaki birinciliği ve oynadığı güzel kombinezonlu oyunlarıyla tekrar ispatladı.
Aynı zamanlarda, fakir bir öğrenci Viyana‘da ufak bir satranç kafesinde satranç oynayarak geçimini sağlıyordu. Herhangi birisinin bu durağan gencin, 1836‘da Prag ‘da doğmuş Wilhelm Steinitz’in ileride dünya şampiyonu olacağını o tarihde tahmin etmesi imkansızdı. Viyana’nın en iyi oyuncularının katıldığı turnuvalara girdi. 1859 yılında 3.lüğü ve 1861 yılında da birinciliği almayı başardı.
Steinitz, Anderssen‘in yine yeteneklerini muazzam bir şekilde sergilediği ve birinciliği aldığı ikinci Dünya Turnuvası‘na katıldı. Steinitz mütevazi bir 6.lıkla yetinmek zorunda kaldı. 14 oyuncudan 8 puan almıştı. Buna rağmen Anderssen, Steinitz’in oyununu, her ne kadar Steinitz’in kendisi yeterince memnun olmasa da oldukça takdir etmişti. Serafimo Dubois‘yı (+5-1=0) gibi bir skorla yendikten sonra ne yapması gerektiği konusunda tereddütlerini bıraktı ve kendini satranç oynamaya adadı. Poluteknik(sanat/fen) enstitüsünü bırakıp Londra’ya yerleşti. Başarı hemen geldi. Blackburn‘ü 1862/63‘de (+7-1=2), Deakon‘u 1863‘te (+5-1=0), Mongredien‘i 1863‘te (+7-0=0) ve Green‘i 1864‘te (+5-0=2) gibi skorlarla mağlup etti. Bütün bu galibiyetler ona dünya şampiyonluğuna giden yolları açmış oldu. Önünde engel olarak sadece Anderssen kalmıştı. Oyununu dünyanın en iyi oyuncusuyla sınama şansı 1866 yılında gerçek oldu. Bütün bu galibiyetlerine rağmen, Steinitz çok popüler değildi. Satranç ufkunda doğan yeni bir yıldızdı. Üç Londra kulübü onunla dünyanın en kuvvetli oyuncusu kabul edilen Anderssen arasında maçı organize etti. Maçın başlangıcı büyük ilgi çekti. Satranç çevreleri gergindi. Neredeyse bütün satranç otoritelerinin tahmini Anderssen’in galibiyetinden yanaydı. Maç 8 galibiyet esası üzerinden oynanacaktı. 2 saat 40 hamle limiti ilk kez bu maçta uygulandı. İlk galibiyeti Anderssen aldı. Anderssen taraftarları memnun olmuştu. Ne var ki takibeden 4 oyun da Steinitz tarafından kazanıldı. Daha sonra Anderssen’in oyununda bir alevlenme gerçekleşti ve 5-4 öne geçti. Ardından Steinitz iki yeni galibiyet aldı ve skor 6-5 oldu. Anderssen 6-6 yaparak skoru dengeledi. 13.oyunda Anderssen genelde kullandığı Evans Gambit’i redderek İspanyol açılışını oynadı ve kaybetti. Son oyunu da kazanan Steinitz maçı da 8-6 kazanmış oldu. Bu galibiyet onun dünyanın en iyi satranççısı olarak kabul edilmesini sağladı. Buna rağmen bazıları hala bu galibiyetin onun dünyanın en iyi satrançısı olarak kabul edilmesi için yeterli olmadığını iddia ediyorlardı.
Steinitz’in stili Anderssen’in ve Morphy’ninkinden farklıydı. Bütün çağdaşları gibi saldırgan bir stili vardı. Bununla birlikte oyununda yeni anlayışlar vardı. Konumu kapalı muhafaza etmek, saldırı için hazırlık, minimum materyal kazancının ısrarla devam ettirilmesi. Bütün bunlar yeni düşüncelerin dünya satrancına sunulduğunun işaretiydi.
Bu dönem boyunca Steinitz “The Field” in editörüydü. Yeni düşüncelerini formüle etmeye başladı. İlk olarak o zamana kadar zorunlu kabul edilen atak yapma gerekliliği düşüncesinden vazgeçilebileceğine değindi. ona göre atak ancak sağlam temellere dayanıyorsa başlatılabilirdi. Oyuncu sadece atak hamleleri düşünmek zorunda olmamalıydı. Kişinin konumunu sağlamlaştırmaya çalışması da en az atak kadar önemliydi.
Başka bir isim, Zukertort aynı dönemde ilgi odağı olmaya başlamıştı. Her ne kadar Viyana 1882‘de 34’de 24’le Steinitz birinciliği almışsa da, Zukertort‘la maçını kaybetmişti. Bir sene sonra Londra 1883 turnuvasında Zukertort, Steinitz’in üç puan önünde birinciliği alınca aralarındaki maç kaçınılmaz hale gelmişti. Dünya satranç camiası resmi bir dünya şampiyonluğu maçı istiyordu. Maç 1886‘nın ocağında başladı. Zukertort atak bir oyun sergileyerek 4 – 1 öne geçti. Steinitz rakibinin beklenmedik stili ve oyunu karşısında şaşkına dönmüştü. Buna rağmen rakibine uyum sağlamakta gecikmedi ve rakibinin darbelerini birer birer karşılayarak maçı (+10-5) sonucuyla kazandı. Bu galibiyet Steinitz’in yeni oyun anlayışının doğruluğunu kanıtladı ve aynı zamanda resmi şampiyonluk tacını Steinitz’e kazandırdı.
Dünya şampiyonluğunu kazandıktan sonra en iyi oyuncularla maçlar yapmayı bırakmadı. 1889‘da Chigorin‘i (+10-6) ve Gunsberg‘i (+6-4) yendi. 1892‘de ikinci defa Chigorin‘i (+10-8) yendi. 1892’de eşini ve 18 yaşındaki kızını kaybetti. Bütün bu zorluklara rağmen çalışmalarına devam etti. 1894‘te Lasker tarafından mağlup edildi (+5-10). İki yıl sonra rövanş maçı Steinitz için daha ağır bir yenilgiyle sonuçlandı (+2-10). Bu maçı oynarken Steinitz yeterince iyi değildi, yaşlanmıştı da. 4 sene sonra 12 Ağustos 1900’da New York‘da öldü. Steinitz satranç düşüncelerine ölene kadar sadık kaldı bununla beraber onun prensipleri ancak ölümünden sonra yeterince kabul görmüştür.